Onları ressam yapan hastalıkları mıydı?
1 Kasım 2008
Migren, katarakt ve şizofreni sadece günümüzün sorunu değil, yıllardır hayatımızdalar. Birçoğumuzun işini gücünü, günlük yaşamını bazen gayet ciddi aksatan bu hastalıklar, dehaların eserlerini yaratmalarını engelleyemedi.Pablo Picasso migrenden, Claude Monet ile Vincent Van Gogh katarakttan, Louis Wain şizofreniden mustaripti. Eserleri bugün servet değerinde olan bu dehaları, sıradan insanlardan ayıran sadece yetenekleri miydi? Tablolarında hastalıklarının etkisi var mıydı? İddialara göre Van Gogh’un sarısı, hareli ışıkları, Picasso’nun yüz parçalı tabloları aslında hastalıklarının yol açtığı özel durumlardan kaynaklanıyor
BUĞULU TABLOLAR KATARAKTIN ESERİ
Göz merceğinin saydamlığını kaybetmesine ve opaklaşmasına katarakt adı veriliyor. Tüm dünyada en sık rastlanan görme kaybı nedeni olan bu hastalık, tedaviyle geri döndürülebilir. Yakın zamanda ABD’den yapılan bir açıklamada, izlenimciliğin ünlü ismi Fransız ressam Claude Monet’nin, milyon doların üzerinde değer biçilen tablolarındaki buğunun, katarakttan kaynakladığı öne sürülüyordu. Gerçekten de Monet, gözündeki katarakttan sürekli şikayet ediyordu. Resimlerdeki koyu renkler ve değişik yeşillerin de bundan kaynaklandığı söylendi.
Amerikan Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği Şefi Doç. Dr. Osman Oram, "1912-1922 yılları arasında her iki gözünde ilerleyen katarakt nedeniyle oluşan görme değişimleri Monet’nin bu dönemde yaptığı eserleri etkiledi. Bu etkiyi katarakta bağlı oluşan görme keskinliğinde azalma ve bulanık görmenin yanı sıra renk algılamasındaki değişimler ortaya çıkarıyor. Monet de bu dönemde renklerin kendisi için eski yoğunluğunda olmadığını, renkleri ayırmakta zorlandığını ve resimlerinin giderek daha karanlık olduğunu ifade etmişti. Bu dönemdeki bazı resimlerinde renkleri gördüğü tonlara göre değil, tüplerin üzerinde yazan isimlerine göre seçtiği dahi düşünülüyor. Monet’nin 1923 yılında geçirdiği katarakt operasyonundan sonra yaptığı resimlerde ise ilk dönemlerine benzer renk özelliklerine geri dönüş gözleniyor" diyor.
VAN GOGH’UN ÜNLÜ SARISININ SIRRI
Van Gogh’un ağır depresyon veya şizofreni hastası olduğu da öne sürülen tezlerden. Ancak tablolarına bakıldığında görmenin bulandığı, özellikle mavi rengin azaldığı, sarının ise arttığı gözleniyor. Doç. Dr. Oram, "Bu belirtiler özellikle yaşlılık kataraktında var. Diyabetik kataraktta ise loş ortamda normale yakın görmeye karşın, ışıklı ortamda azalan ve ışıkların etrafında haleler görmeyle karakterize görme yakınması belirgin. Loş ortamda normale yakın görmeye karşın, ışıklı cisimlere bakarken ortaya çıkan görme bozukluğu dikkat çekici. Yaşamının ileri yıllarında gelişen kataraktına bağlı olarak, Van Gogh, tıpkı Yıldızlı Gece resminde olduğu gibi yıldızları haleli olarak resmetmiştir. Ayrıca birçok resmindeki sarı hakimiyeti de dikkat çekicidir" diyor.
PİCASSO TABLOLARI MİGRENİN SONUCU MU
Eskiden, migrenin sadece dáhilerde rastlanan bir hastalık olduğuna inanılırdı. Geçtiğimiz yıllarda Londra’da yapılan Başağrıları Dünyası Konferansı’ın konularından biri ise Picasso’ydu. Ne ilgisi var, demeyin. Ünlü ressam migrenden (genellikle şiddetli başağrılarının başlangıcını işaret eden görme anormalliklerinden) mustaripti.
Hollanda’daki Leiden Üniversitesi Tıp Merkezi’nden Dr. Michel Ferrari’ye göre Picasso’nun eserlerinden bazıları, krizleri sırasında yaşadıklarını resmeden migren hastalarının yaptıkları resimlerle inanılmaz benzerlikler gösteriyor. Dr. Ferrari, "Pablo Picasso’nun kadın yüzü resimlerinde görülen düşey yarıklar ve kayık yüz parçaları migren hastalarının gördüğü biçimlere fark edilir derecede benziyor. Migrenin sonuçlarından biri, görme anormalliklerinin zaman içerisinde artması" diyor. Ferrari’ye göre hastaların yüzde 20-30’u baş ağrısından önce görme anormallikleri yaşıyor. Hatta hastaların bazıları başağrısı olmadan da bir saat kadar görme anomalileri yaşıyor.
Ferrari, "Picasso’nun migren hastası olduğuna dair resmi bir kayıt yok. Ancak baş ağrısı çekmeden, sadece migrenden kaynaklanan görme anormalliklerinden şikayetçiyse bu nokta rahatlıkla gözden kaçmış olabilir" diyor. Dr. Ferrari bu sonuçlara ulaşmak için Teksas A&M Üniversitesi’ndeki Online Picasso Projesi’nden Dr. Enrique Mallen ile çalıştı. Migren hastalarının yaptığı çizim, resim, boyama ve diğer sanatsal çalışmalardan örnekler topladılar. Bu hastaların görsel dünyalarının aldatıcı kırılmaları Picasso’nun çalışmalarına çok benziyordu.
ŞİZOFRENLER GÖRSEL DİLİ, DAHA ÇOK KULLANIYOR
Psikiyatrik hastalıklarda sanata yatkınlık son yıllarda çok araştırılan bir konu. Şizofrenin resim yapma yeteneğine etkisi üzerinde ciddi ciddi duruluyor. Hiçbir hastalığın insandaki sanatsal kapasitenin belirleyicisi olamayacağı ama bunu etkileyebileceği fikri ağır basıyor. Kelime anlamı akıl yarıklığı olan şizofreni, genç yaşta başlıyor. İnsanın giderek kişilerarası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendine özgü bir içe-kapanım dünyasında yaşadığı, düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü ağır bir ruhsal bozukluk. Psikiyatr Dr. Gülçin Arı Sarılgan, "Şizofreni hastaları sözel dili yeterince iyi kullanamadıklarından görsel dili daha çok tercih ederler. Belki de hastalığın doğasında var olan bu iletişim sorunu, hastayı doğal bir şekilde sanata yönlendirir" diyor.
Şizofren ressamların en bilineni ve hastalığının tüm ruh hallerini resimlerine en çok yansıtanı Louis Wain. Wain, yaptığı sıradışı kedi resimleriyle tanınan ünlü bir ressam. Onun tablolarında çay partisi veren kediler gibi olağan dışı durumlara rastlamak mümkün. Ölümünden on beş yıl kadar önce şizofreniye yakalanmıştı. İyi olduğu dönemlerde kedileri en sevimli ve insanımsı halleriyle tasvir eden Wain, hastalığı atak yaptığında tavuskuşu kuyruğuna benzeyen, sanki dışarıya enerji yayıyormuş gibi görünen, rengarenk ve hatta rahatsız edici kediler resmederdi. Wain böylece istemsiz olarak ortaya 2 farklı teknik çıkarmıştı.
ŞİZOFRENİ GENİYLE SANATÇI GENİ ORTAK MI?
Bazı araştırmalarda, sanatsal yetenekle psikiyatrik hastalıkların ortak bir geni olduğu sonucuna varıldı. Bu genlerin bazı kişilerde şizofreniye, bazılarında ise maniye sebep olduğu söyleniyor. Hatta şizofreni hastası ebeveynlerin çocuklarının sanatsal eğilimlerinin diğer ebeveynlerin çocuklarına göre daha fazla olduğu iddia edildi. Böylece şizofreni hastalığı ile sanatçı olma özelliğinin aynı genin sonucu olduğu şeklinde yorumlandı.
Alıntı:
Hürriyet-Cumartesi
1 Kasım 2008
Migren, katarakt ve şizofreni sadece günümüzün sorunu değil, yıllardır hayatımızdalar. Birçoğumuzun işini gücünü, günlük yaşamını bazen gayet ciddi aksatan bu hastalıklar, dehaların eserlerini yaratmalarını engelleyemedi.Pablo Picasso migrenden, Claude Monet ile Vincent Van Gogh katarakttan, Louis Wain şizofreniden mustaripti. Eserleri bugün servet değerinde olan bu dehaları, sıradan insanlardan ayıran sadece yetenekleri miydi? Tablolarında hastalıklarının etkisi var mıydı? İddialara göre Van Gogh’un sarısı, hareli ışıkları, Picasso’nun yüz parçalı tabloları aslında hastalıklarının yol açtığı özel durumlardan kaynaklanıyor
BUĞULU TABLOLAR KATARAKTIN ESERİ
Göz merceğinin saydamlığını kaybetmesine ve opaklaşmasına katarakt adı veriliyor. Tüm dünyada en sık rastlanan görme kaybı nedeni olan bu hastalık, tedaviyle geri döndürülebilir. Yakın zamanda ABD’den yapılan bir açıklamada, izlenimciliğin ünlü ismi Fransız ressam Claude Monet’nin, milyon doların üzerinde değer biçilen tablolarındaki buğunun, katarakttan kaynakladığı öne sürülüyordu. Gerçekten de Monet, gözündeki katarakttan sürekli şikayet ediyordu. Resimlerdeki koyu renkler ve değişik yeşillerin de bundan kaynaklandığı söylendi.
Amerikan Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği Şefi Doç. Dr. Osman Oram, "1912-1922 yılları arasında her iki gözünde ilerleyen katarakt nedeniyle oluşan görme değişimleri Monet’nin bu dönemde yaptığı eserleri etkiledi. Bu etkiyi katarakta bağlı oluşan görme keskinliğinde azalma ve bulanık görmenin yanı sıra renk algılamasındaki değişimler ortaya çıkarıyor. Monet de bu dönemde renklerin kendisi için eski yoğunluğunda olmadığını, renkleri ayırmakta zorlandığını ve resimlerinin giderek daha karanlık olduğunu ifade etmişti. Bu dönemdeki bazı resimlerinde renkleri gördüğü tonlara göre değil, tüplerin üzerinde yazan isimlerine göre seçtiği dahi düşünülüyor. Monet’nin 1923 yılında geçirdiği katarakt operasyonundan sonra yaptığı resimlerde ise ilk dönemlerine benzer renk özelliklerine geri dönüş gözleniyor" diyor.
VAN GOGH’UN ÜNLÜ SARISININ SIRRI
Van Gogh’un ağır depresyon veya şizofreni hastası olduğu da öne sürülen tezlerden. Ancak tablolarına bakıldığında görmenin bulandığı, özellikle mavi rengin azaldığı, sarının ise arttığı gözleniyor. Doç. Dr. Oram, "Bu belirtiler özellikle yaşlılık kataraktında var. Diyabetik kataraktta ise loş ortamda normale yakın görmeye karşın, ışıklı ortamda azalan ve ışıkların etrafında haleler görmeyle karakterize görme yakınması belirgin. Loş ortamda normale yakın görmeye karşın, ışıklı cisimlere bakarken ortaya çıkan görme bozukluğu dikkat çekici. Yaşamının ileri yıllarında gelişen kataraktına bağlı olarak, Van Gogh, tıpkı Yıldızlı Gece resminde olduğu gibi yıldızları haleli olarak resmetmiştir. Ayrıca birçok resmindeki sarı hakimiyeti de dikkat çekicidir" diyor.
PİCASSO TABLOLARI MİGRENİN SONUCU MU
Eskiden, migrenin sadece dáhilerde rastlanan bir hastalık olduğuna inanılırdı. Geçtiğimiz yıllarda Londra’da yapılan Başağrıları Dünyası Konferansı’ın konularından biri ise Picasso’ydu. Ne ilgisi var, demeyin. Ünlü ressam migrenden (genellikle şiddetli başağrılarının başlangıcını işaret eden görme anormalliklerinden) mustaripti.
Hollanda’daki Leiden Üniversitesi Tıp Merkezi’nden Dr. Michel Ferrari’ye göre Picasso’nun eserlerinden bazıları, krizleri sırasında yaşadıklarını resmeden migren hastalarının yaptıkları resimlerle inanılmaz benzerlikler gösteriyor. Dr. Ferrari, "Pablo Picasso’nun kadın yüzü resimlerinde görülen düşey yarıklar ve kayık yüz parçaları migren hastalarının gördüğü biçimlere fark edilir derecede benziyor. Migrenin sonuçlarından biri, görme anormalliklerinin zaman içerisinde artması" diyor. Ferrari’ye göre hastaların yüzde 20-30’u baş ağrısından önce görme anormallikleri yaşıyor. Hatta hastaların bazıları başağrısı olmadan da bir saat kadar görme anomalileri yaşıyor.
Ferrari, "Picasso’nun migren hastası olduğuna dair resmi bir kayıt yok. Ancak baş ağrısı çekmeden, sadece migrenden kaynaklanan görme anormalliklerinden şikayetçiyse bu nokta rahatlıkla gözden kaçmış olabilir" diyor. Dr. Ferrari bu sonuçlara ulaşmak için Teksas A&M Üniversitesi’ndeki Online Picasso Projesi’nden Dr. Enrique Mallen ile çalıştı. Migren hastalarının yaptığı çizim, resim, boyama ve diğer sanatsal çalışmalardan örnekler topladılar. Bu hastaların görsel dünyalarının aldatıcı kırılmaları Picasso’nun çalışmalarına çok benziyordu.
ŞİZOFRENLER GÖRSEL DİLİ, DAHA ÇOK KULLANIYOR
Psikiyatrik hastalıklarda sanata yatkınlık son yıllarda çok araştırılan bir konu. Şizofrenin resim yapma yeteneğine etkisi üzerinde ciddi ciddi duruluyor. Hiçbir hastalığın insandaki sanatsal kapasitenin belirleyicisi olamayacağı ama bunu etkileyebileceği fikri ağır basıyor. Kelime anlamı akıl yarıklığı olan şizofreni, genç yaşta başlıyor. İnsanın giderek kişilerarası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendine özgü bir içe-kapanım dünyasında yaşadığı, düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü ağır bir ruhsal bozukluk. Psikiyatr Dr. Gülçin Arı Sarılgan, "Şizofreni hastaları sözel dili yeterince iyi kullanamadıklarından görsel dili daha çok tercih ederler. Belki de hastalığın doğasında var olan bu iletişim sorunu, hastayı doğal bir şekilde sanata yönlendirir" diyor.
Şizofren ressamların en bilineni ve hastalığının tüm ruh hallerini resimlerine en çok yansıtanı Louis Wain. Wain, yaptığı sıradışı kedi resimleriyle tanınan ünlü bir ressam. Onun tablolarında çay partisi veren kediler gibi olağan dışı durumlara rastlamak mümkün. Ölümünden on beş yıl kadar önce şizofreniye yakalanmıştı. İyi olduğu dönemlerde kedileri en sevimli ve insanımsı halleriyle tasvir eden Wain, hastalığı atak yaptığında tavuskuşu kuyruğuna benzeyen, sanki dışarıya enerji yayıyormuş gibi görünen, rengarenk ve hatta rahatsız edici kediler resmederdi. Wain böylece istemsiz olarak ortaya 2 farklı teknik çıkarmıştı.
ŞİZOFRENİ GENİYLE SANATÇI GENİ ORTAK MI?
Bazı araştırmalarda, sanatsal yetenekle psikiyatrik hastalıkların ortak bir geni olduğu sonucuna varıldı. Bu genlerin bazı kişilerde şizofreniye, bazılarında ise maniye sebep olduğu söyleniyor. Hatta şizofreni hastası ebeveynlerin çocuklarının sanatsal eğilimlerinin diğer ebeveynlerin çocuklarına göre daha fazla olduğu iddia edildi. Böylece şizofreni hastalığı ile sanatçı olma özelliğinin aynı genin sonucu olduğu şeklinde yorumlandı.
Alıntı:
Hürriyet-Cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder