Salih Memecan, karikatürüstlerin pek çoğunu 'rahatsız' olarak değerlendirdi. Neden? Eşi AKP milletvekili olan Memecan, siyasetçiler için ne dedi?
Salih Memecan:“Karikatüristlerin pek çoğu rahatsızdır”
Sabah gazetesi karikarüsti Salih Memecan, karikatüristler için “Rahatsız tipler” dedi. “Çizgim değişmiştir” diyen Memecan, The Green Park Magazine Dergisi’nin Nisan sayısına verdiği röportajın tamamı aşağıda:
Mimarlık eğitiminden sonra ABD’de teknoloji ve felsefe doktorası yaptınız. Farklı uzmanlık dalları arasında karikatür nereden çıktı?
Çocukluktan bu yana vardı... Ama meslek olarak kabul etmesi zaman aldı. 1971’de Ankara’da gazeteye yeni yeni karikatür çizerken, Samih Balcıoğlu Ankara’da bir sergi açmıştı. Yanına gittim. “Ben de karikatür çiziyorum ama herhalde büyüyünce mimar olacağım, bunu okuyorum, herhalde karikatürden para kazanamam” dedim. Balcıoğlu döndü, “E ben nasıl kazanıyorum?” dedi. Yine de kendime güvenemedim. Mimarlık okudum sonra master ve doktora yaptım. Ama bu arada karikatür hep devam etti. Sonra zaten hocalarım da, “Sen herhalde karikatürist olacaksın” dediler. Ben karikatürü ciddi bir meslek olarak ele aldım. Zaten bu ciddi bir meslek. Siz Sabah Gazetesi ve ATV’deki işleri görüyorsunuz. Ama bunun yanında 15 kişi bu işten para kazanıyor. Benim çizdiğim karikatür arşivleniyor, kitapları yapılıyor ve pazarlanıyor, karakterlerin kendileri ve ürünler pazarlanıyor. Okullarda imza günleri yapılıyor, atılan e-mail’ler okunuyor ve yanıtlanıyor. Ben günlük iş süreçlerini yetiştiriyorum, diğer projelere göz kulak oluyorum. Ama bunun arkasında da bir ekip var. Bunlar birbirinden bağımsız işler de değil aslında. Mimarlık öyle bir eğitim ki, analitik düşünmeyi beraberinde getiriyor. Doktora da olunca, sorgulamayı öğreniyorsunuz, sebep-sonuç ilişkilerini öğreniyorsunuz. Bu nedenle siyasi karikatür için birebir.
Eşiniz siyasetçi. Bu bağlamda, sizin siyasete ilginiz ne boyutta?
Siyasete ilgim var. Zaten çiziyorsan birşeylere kızıyor olman lazım. Karikatüristlerin pek çoğu rahatsızdır, rahatsız olunca çizerler. Bunları çizmeye başlayınca kendinizi ister istemez siyasetin ortasında buluyor, eleştirmeye başlıyorsunuzSanatçı için önemli olan, yaptığı şeyler ve kendisidir. Siyasetçi ise, karımda da bunu gözlüyorum, “Kime ne faydam var, neyi nasıl düzeltebilirimi” düşünüyor. Sanatçılar daha kendine dönüktür, siyasetçi ise daha dışa dönük oluyor.
Kendi çizginizi ve gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çizgim değişmiştir, yeni teknolojiler geldikçe onları kullanıyorum. Bunları ilk kullanananlardan biri ben oluyorum genelde. Kendimi yenilemeye önem veriyorum. Ama özü değişmiyor. 1974’te bir kitap yazmıştım öğrenciyken ‘Kare Düşünce’ adında. Farklı düşünen bir insanın toplumdaki mücadelesini anlatmaya çalıştım, 22 yaşında. Bu farklı düşünebilme özelliği hala devam ediyor. Herşeye aynı gözlükle bakıp herkesi aynı kalıba sokmak olacak şey değil.
Sizin kareleriniz Türkiye’nin gündemini yansıtmak adına bir rehber oluyor. Bu karelere bu kadar şeyi sığdırmak zor olmuyor mu?
Pek çok köşe yazarı var, ama daha az sayıda çizer var. Siz bir dil biliyorsunuz, herkes anlıyor, ama kimse konuşamıyor. Bir de karikatüristler kısıtlı bir grup ve onların arasında bir de iyi bir eğitiminiz ve söyleyecek sözünüz varsa, işiniz daha kolay oluyor.
Neden herkes çizemiyor?
Esasında herkes çizebiliyor. Herkes yürüme, yüzme, konuşma kabiliyeti ile doğduğu gibi, çizim yeteneğine de sahip. Ama mecbur kalmadıkça bunları kullanmadığı gibi, mecbur olmadıkça çizmiyor. O yüzden verin çocuklara kağıt kalem, bırakın çizsin. Kimi çizmeye devam ediyor kimi bırakıyor. Çizmeye devam edenlerin belli ki bir sorunları var. Rahat tipler değiller, içe kapanıklar. Örneğin ben kekemeydim küçükken çekingenlikten belki. Bu nedenle kendimi göstermek için sürekli çizerdim. Diğerleri konuşur anlatırdı, ben çizer öğretmene verirdim, hoşlarına giderdi. Çizebilmek bana bir çıkış yolu sağladı. Anne babalar, çocukların içe kapanıklığından dert yanıyor. Onlara tavsiyem, çocuklarını çizmeye teşvik etmeleri. Bu hayatta büyük avantaj sağlıyor. Ek bir dil bilmek gibi birşey.
Malzeme bulmak için Türkiye zengin bir ülke mi?
Neye baktığınız önemli. Yıllardır Sizinkiler’de aileye dair birşeyler hep buluyorum. Türk siyasetine bakıyorum, orada da hep birşey buluyorum. Bakınca buluyorsunuz.
Yıllardır siyasileri gözlemliyorsunuz. Siyasetçilerde bir değişim var mı?
Siyasetçiler, sanatçıya sıcak bakıyor genelde. Ve topluma da yakınlar. Sert insanlar değiller, sert olanlar bürokratlar oluyor.
Sizinkiler serisine hedef kitlenizden ne gibi geri dönüşler var?
Çok olumlu dönüş var. O inanılmaz bir başarı ve bir sektör oldu. Hem iyi bir iş oldu, hem de bana ayrı bir manevi doyum getirdi. Siyasi birşeyler çiziyorsunuz ama yok olup gidiyor. Ama çocuklara yaptığınız herşey kalıcı oluyor. O çocukların tespitleri, ilgileri insana şevk veriyor ve bunların, çocukların akıllarında kalma oranı da çok yüksek. Aileler, “Bizim çocuk, sizin kitaplarınız sayesinde okumayı sevdi” diyor. Çünkü bu kitaplar her ailenin içinde yaşananları yansıtıyor ve çocuklara da, anne ve babaları ile konuşacak bir ortak konu sunuyor.
Alıntı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder