27 Mayıs 2008

En Komik Klasik Müzik Beşlisi!

En komik klasik müzik beşlisi

İhsan YILMAZ
Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin 10 yıllığına ana sponsoru olan Borusan, klasik müziği geniş kitlelere benimsetmek, festivale dikkat çekmek için bir kampanya hazırladı.

"Müzik Borusan’la Güzel" adı verilen kampanyada karikatür dünyasının ünlü isimleri Latif Demirci, Ergün Gündüz, İrfan Sayar, Piyale Madra ve Hasan Kaçan, klasik müzikle hayat arasındaki ilişkiyi kendi çizgileriyle yorumladılar. 6-30 Haziran arasında yapılacak Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin hemen öncesinde, 27 Mayıs’ta çizilen karikatürler 600’ü aşkın açık hava tanıtım alanında sergilenecek. Başta tişört ve çanta olmak üzere hediyelik eşyalarda kullanılacak.

Borusan’ın merkezi olan Rumelihisarı’ndaki Perili Köşk’ün terasında çizerlerle buluştuk. Ev sahibimiz Borusan Kültür Sanat Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi’ydi. Latif Demirci, Ergün Gündüz, İrfan Sayar, Piyale Madra ve Hasan Kaçan da oradaydı. Beşi de aynı kuşağın karikatüristleri. Dostlukları Gırgır’da başlamış. Bu teklifi aldıklarında aynı tepkiyi göstermişler: Acaba benzer şeyler çizer miyiz? 27 Mayıs’tan itibaren bu karikatürlerle İstanbul’un çeşitli noktalarında ve gazete ilanlarında sık sık karşılaşacaksınız. Onları nasıl çizdiklerini, müzikle ne kadar ilgilendiklerini konuştuk. Sebati Karakurt, müzisyen karikatürist böyle mi olur diyerek onlara birer frak giydirdi ve görsel bütünlüğü sağlamış oldu. En şık müzikokarikatürist fotoğrafta da göreceğiniz gibi parmak arası terlikleriyle Ergün Gündüz’dü.

OĞUZ ARAL GIRGIR’A GETİRİLEN İLK MÜZİK SETİNİ PENCEREDEN ATTI

Gırgır Dergisi’ne ilk müzik aletini getiren Hasan Kaçan’dır. Devasa radyo teyplerinin olduğu dönem. Midi boy bir müzik setiyle çıkar gelir. Oğuz Aral görünce bu nedir, diye sorar. "Hasan müzik seti getirmiş" dediklerinde şöyle küçümser bir ifadeyle bakar ve "bende bunun çok daha büyüğü var" der. Ertesi gün Oğuz Aral Avni esprisi düşünürken, "Sesini kısın şunun, yoksa atarım camdan aşağı!" diye ikaz eder. Oğuz Abi mecazen böyle söylüyor diye düşünürler ve kaale almazlar. Biraz sonra bir hışımla dışarıya çıkan Oğuz Aral kaptığı gibi Kaçan’ın müzik setini camdan aşağıya fırlatır. Ama pazartesi günü de daha şahane bir müzik seti getirir dergiye.

SEN KEDİYİ YANDAN ÇİZEBİLİR MİSİN HASAN USTA

Beş karikatürist bir araya gelir de makara yapmadan olur mu? Hasan Kaçan gözüne önce Latif Demirci’yi kestiriyor. "Çocuk havada kaldı diye sonradan altına sandalye çizmişsin sen bunun." Sonra bir süre iplerdeki notaların ters olup olmadığı üzerine yoğunlaşıyor tartışma. Bir müzisyen bunları çalmaya kalksa nasıl bir ses çıkar diye uzuyor geyik. Son darbeyi Latif vuruyor. "Hasan Bremen Mızıkacıları’ndaki bütün hayvanları yandan çizmişsin, ama bir tek kedinin yüzü bize bakıyor. Yandan çizemediğin için mi öyle yaptın?" Hasan Kaçan iddia ediyor: Hiçbir Allah’ın kulu kediyi yandan çizemez diye. Alın işte size tartışma konusu. Kedi yandan çizilir mi çizilemez mi?

Borusan Kültür Sanat Yönetim Kurulu Başkanı ZEYNEP HAMEDİ

Müzik ve karikatür, ikisinin dili de evrensel

Biz festivalin on yıllığına sponsorluğunu üstlendik ama işimiz orada bitmemeli diye düşündük. Dikkat çekmek, insanları uyarmak da gerekiyor. Bu sponsorlukla, orkestramız ve diğer faaliyetlerimizle klasik müziği sevdirmeyi misyon edindik kendimize. Hani yaygın bir kanı vardır, klasik müzik bir elit çevre içinde tüketilir sadece diye. Bu dar çerçeveyi açalım ve bunu da popüler bir dille yapalım, klasik müzikle insanlar arasında varolduğu düşünülen mesafeyi daraltalım istedik. Karikatürden yararlanma fikri bu düşüncelerle doğdu. Müzik ve karikatür ikisi de evrensel dil kullanıyor. Karikatürün popülerliğinden de yararlanmak istedik.

HASAN KAÇAN

Darbukayı çok iyi konuştururum

Mesajı:
Çocukluğumuzun masalı Bremen Mızıkacıları’ndan yola çıktım ben. Hani bir orkestra şefi olursa, Bremen Mızıkacıları’ndan bile muhteşem bir musiki çıkabilir. Maksat herkesin seveceği sevimli hayvan karakterleriyle müziğe dikkat çekmek.

Dinlediği müzik:
Ortalama her Türk vatandaşı klasik müziğe ne kadar yakınsa benim de o kadar bir yakınlığım vardır. Müziği severim kısaca. Enstrüman bile çalıyorum. Göbeğimde çalmasını öğrendiğim darbukayı çok iyi konuştururum. Vakit buldukça klasik müzik konserlerine giderim. Ayrıca, üst katımda piyano dersi alan bir öğrenci var, sabahtan akşama kadar onu dinliyorum. Mozart’ın Türk Marşı’nı ezberledim diyebilirim. Hem ecnebi hem klasik Türk müsikisini çok sever, bayıla bayıla dinlerim.

Favori enstrümanları:
Keman sesinde ağlarım.

LATİF DEMİRCİ

Anaokulunda ve kuş cennetinde inceleme yaptım

Mesajı:
Çocuklardan ve oyuncak enstrümanlardan yola çıktım ben de. Çocukluğunda herkesin vardır bir enstrümanı, kavalı, flütü, trampeti falan. Ciddi ciddi de çalarlar onu. Bir hafta falan anaokulunda yaşadım bu karikatüre hazırlanırken. Daha sonra Manyas Kuş Cenneti’ne gittim ve kuşları da oradan esinlendim. Espriyi ikinci plana bıraktım aslında burada. Müzikle ilginin çocukluktan başladığını vurgulamak, sokakta afiş olarak karşılarına çıktığında dikkatlerini çekmek istedim.

Dinlediği müzik:
Çalışırken hiç müzik dinlemem, ses olmasın isterim. Dikkatim dağılır. Arabada falan dinlerim. Özel bir türe de ilgim yoktur.

Favori enstrümanı
Keman, akordeon

ERGÜN GÜNDÜZ

Klasik müzik çalışırken ideal

Mesajı:
Çizerken herkesin algılayabileceği şekilde yapmaya çalıştım, daha popülist olmaya dikkat ettim. Müzikli bir İstanbul’da günbatımı çizdim. Oradaki kedi ile köpek tabii kadınla erkeği temsil ediyor. Hayvanlarla tipler yaratan biri değilim ama sembolik olarak burada onları kullanmayı tercih ettim.

Dinlediği müzik:
Ben müziksiz çalışamam. Eskiden beri masamda mutlaka bir teyp falan olurdu. Ama ne gariptir ben dergiye gelene kadar kimse onun düğmesine basmazdı. Yani benim hayatımın her anında müzik var. Çalışırken başka müzik, uyurken başka müzik... Ruh durumuna göre değişiyor. Çalışırken müzik öne çıkarsa insanı rahatsız eder ama. Fonda kalmalı. Klasik müzik de bunun için en idealidi

Favori enstrümanları:
Keman, kanun ve nefesliler.

İRFAN SAYAR

Severim ama öyle vecde kapılmam

Mesajı:
Benim çalışmam bir Zihni Sinir projesi. Potansiyel enerji olarak gürültüyü alıp onu müziğe çeviren bir alet tasarladım. Gürültü de sesle yapılıyor, müzik de. Varolan sesi bir müzik enstrümanından geçirerek, belli bir ritim ve melodi anlayışı içerisine girdiğinde daha hoş bir etki yaratıyor. Kakafoniyi yok eden bir alet. Notalara bakınca da ben kendi içindeki resim duygusuyla ritm duygusunun aynı olduğunu görüyorum. Ses ve resim aynı duyguyu veriyor bana.

Dinlediği müzik:
Her tür müziği çok severim. Dinlerken öyle vecde kapılma falan yaşamam ama. Burasında şu var, şurada bunu yapmış, gibi şeyler düşünürüm. Sürekli incelerim anlayacağınız. Zaten sahne tasarımcısı olduğum için klasik müzik, opera bale, derslerimizin arasındaydı.

Favori enstrümanı:
Alet olarak da ilgimi çeken piyano.

PİYALE MADRA

Çalışırken asansör müziği bile dinleyemem

Mesajı:
Aşk ve sevgi teması ekseninde müziğin birleştiriciliğini anlatmak istedim. Zaten gençler biraz da müzikle birbirini buluyorlar. İşte sen şunu mu dinliyorsun, bunu mu dinlemiyorsun, diye. Kızımdan da biliyorum, arkadaşlıkları ortak müzik zevki çerçevesinde şekilleniyor. Oradan birbirlerinin karakterlerini çıkartıyorlar.

Dinlediği müzik:
Ben çalışırken hiç müzik dinleyemem, sadece arabada dinlerim. Yol alırken arabanın gidişiyle müziğin uyumu hoşuma gidiyor. Çalışırken asansör müziği bile dinleyemem. Her türlü müziği dinlerim, hiç birine aşırı tutkum yok.

Favori enstrümanları:
Piyano, davul.

(Hürriyet-26.05.2008)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder