Pâdişâhın Burnu Sergisi ve Düşündürdükleri
Frankfurt’ta, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde açılan ve bir müddet önce sona eren serginin adıdır bu… Sultan Abdülhamid’i hicveden ve onun burnunu konu alan bâzı karikatürlerden dolayı bu adı aldığı anlaşılan serginin maksadı ise yetkililerce: Peygamberimizin aleyhinde Danimarka’da yayınlanan karikatürler çerçevesinde Avrupa’da oluşan, “Müslümanlarda mizah anlayışı var mıdır?” sorusuna cevap niteliği taşıması şeklinde açıklanmaktadır. Pekiyi bu nasıl bir cevaptır ve ne mahiyette olmalıdır? Yâni şu mu denmek istenmektedir? Bizde fikir özgürlüğü öyle gelişmiştir ki ta istibdad zamanında bile padişahı hicveden nice karikatür yayınlanmıştır. Elhak kısmen doğrudur da ... Senelerce Kızıl Sultan lâkabı ile anılan ve devr-i istibdad diye geçen saltanatı sırasında kimseye nefes aldırmadığı iddia edilen Pâdişah 2. Abdülhamid zamanında bile demek bu derece ağır bir muhalefet yapılabilmekteydi? Ya da şu mu denmek istenmektedir? “Ey Avrupa Avrupa, biz kendi pâdişâhımızın burnuyla dalga geçecek kadar düzeyli ve de özgür bir mizah anlayışına sahibiz. Hodri meydan ! “ Ne dersiniz acaba Fransızlar, De Gaulle’ün burnunu alaya alan bir sergiyi İstanbul’da açmayı düşünecekler midir? Şaka bir tarafa, Avrupalılara Müslümanların mizah anlayışının nasıl olduğunu göstermenin yolu herhalde “padişahın burnundan” geçmemektedir. Türklerin mizah ve hiciv dünyası böyle dar bir çerçeveye hapsedilecek kadar küçük müdür? Sadece karikatür sanatı çerçevesinde düşünsek dahî bu serginin maksadına ulaşamadığı kanaatindeyim. Zira öncelikle yola çıkış sebebi zayıftır. Düşününüz bir kere… Hem İslâmiyete küfredecek dînî duyguları rencide edeceksin sonra da “acaba Müslümanların mizah anlayışı var mıdır? Diye soracaksın. Öncelikle onlara şunu sormak gerekir: “Acaba dînî ve mânevî değerlere küfür etmenin adı ne zamandan beri mizah olmuştur? Dolayısıyla Danimarka’daki karikatür skandalının mizah anlayışı ile en ufak bir ilgisi yoktur. Konu tamamen İslâm düşmanlığı, cehâlet ve saygısızlık çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Kanaatimce asıl yanlış olan, Türklerin mizah anlayışını “Pâdişâhın Burnu” gibi yakışıksız bir başlık taşıyan sergi ile tanıtmaya çalışmaktır. Eğer mizah dünyamız tanıtılacaksa bu, çok daha geniş bir çerçevede ve böyle abzürd (saçma sapan) bir soruya cevap verme gayreti olmadan yapılmalıydı.
Zeynip Uluant
Sanat Alemi
Frankfurt’ta, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde açılan ve bir müddet önce sona eren serginin adıdır bu… Sultan Abdülhamid’i hicveden ve onun burnunu konu alan bâzı karikatürlerden dolayı bu adı aldığı anlaşılan serginin maksadı ise yetkililerce: Peygamberimizin aleyhinde Danimarka’da yayınlanan karikatürler çerçevesinde Avrupa’da oluşan, “Müslümanlarda mizah anlayışı var mıdır?” sorusuna cevap niteliği taşıması şeklinde açıklanmaktadır. Pekiyi bu nasıl bir cevaptır ve ne mahiyette olmalıdır? Yâni şu mu denmek istenmektedir? Bizde fikir özgürlüğü öyle gelişmiştir ki ta istibdad zamanında bile padişahı hicveden nice karikatür yayınlanmıştır. Elhak kısmen doğrudur da ... Senelerce Kızıl Sultan lâkabı ile anılan ve devr-i istibdad diye geçen saltanatı sırasında kimseye nefes aldırmadığı iddia edilen Pâdişah 2. Abdülhamid zamanında bile demek bu derece ağır bir muhalefet yapılabilmekteydi? Ya da şu mu denmek istenmektedir? “Ey Avrupa Avrupa, biz kendi pâdişâhımızın burnuyla dalga geçecek kadar düzeyli ve de özgür bir mizah anlayışına sahibiz. Hodri meydan ! “ Ne dersiniz acaba Fransızlar, De Gaulle’ün burnunu alaya alan bir sergiyi İstanbul’da açmayı düşünecekler midir? Şaka bir tarafa, Avrupalılara Müslümanların mizah anlayışının nasıl olduğunu göstermenin yolu herhalde “padişahın burnundan” geçmemektedir. Türklerin mizah ve hiciv dünyası böyle dar bir çerçeveye hapsedilecek kadar küçük müdür? Sadece karikatür sanatı çerçevesinde düşünsek dahî bu serginin maksadına ulaşamadığı kanaatindeyim. Zira öncelikle yola çıkış sebebi zayıftır. Düşününüz bir kere… Hem İslâmiyete küfredecek dînî duyguları rencide edeceksin sonra da “acaba Müslümanların mizah anlayışı var mıdır? Diye soracaksın. Öncelikle onlara şunu sormak gerekir: “Acaba dînî ve mânevî değerlere küfür etmenin adı ne zamandan beri mizah olmuştur? Dolayısıyla Danimarka’daki karikatür skandalının mizah anlayışı ile en ufak bir ilgisi yoktur. Konu tamamen İslâm düşmanlığı, cehâlet ve saygısızlık çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Kanaatimce asıl yanlış olan, Türklerin mizah anlayışını “Pâdişâhın Burnu” gibi yakışıksız bir başlık taşıyan sergi ile tanıtmaya çalışmaktır. Eğer mizah dünyamız tanıtılacaksa bu, çok daha geniş bir çerçevede ve böyle abzürd (saçma sapan) bir soruya cevap verme gayreti olmadan yapılmalıydı.
Zeynip Uluant
Sanat Alemi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder