01 Ocak 2009

Din ve Mizah Birbirine Zıt mı?


Din ve Mizah Birbirine Zıt mı?

Mizahın din ile birbirine zıt ilişki içinde olduğu, dindar veya din ile ilişkili kişilerin mizahçı olamayacakları, bazı mizah yazarlarınca dile getirilmektedir. Her şeyden önce, bu bakış açısı sakat ve yanlıştır. Sakat ve yanlışlığın en önemli sebebi ise meseleye mizah ve sanat açısından değil, siyasî ve ideolojik açıdan bakılmasıdır.

Sanat dışı hiç bir önceliği sanatın önüne koymamakta kararlı olan K-Grubu (bakınız, ana sayfamızdaki motto), bu konuda da tavrını koymakta herhangi bir tereddüt içinde olmayacaktır. Zira, hiç bir siyasî ve ideolojik angajman içinde değiliz ve asla olmayacağız.

Mizah ve din ilişkisi hakkında değerli bulgular ve kaynaklar gösteren bilimsel bir çalışma, zaten din ile mizahın hiç bir zaman birbirine zıt olmadığını ispatlamaktadır. Özellikle Hz. Muhammed'in ve sahabenin daha o dönemlerde nasıl mizah duygusuna sahip olduklarını gösteren bu çalışmadan, elbette alınacak çok ders vardır.

Bakınız:
http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/947.pdf

(Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Yusuf Doğan'ın araştırması)

Bu araştırmaya ek olarak, şöyle bir soru sorulabilir: Din ile mizah birbirine bu kadar zıt olsaydı, tamamen dinî kurallarla yönetilen Osmanlı toplumunda, Karagöz ve Hacivat ile Kavuklu ve Pişekâr oyunları, hemen her yörede yetişen meddahlarla kendini gösteren tamamen mizah içerikli bir kültür, altıyüz yıl boyunca, nasıl böylesine kök salıp gelişebilir ve bugünkü Türk mizahının temelini oluşturabilirdi? Sanki Türk mizahı, 1923'de Cumhuriyetin ilânı ile başlamış gibi nasıl böyle garip iddialar yıllardır dillendirilir, anlamak imkânsız, gerçekten.

Nasreddin Hoca, neden "Hoca"dır, neden kimse sormaz? Neden ona sadece Nasreddin demiyoruz da "Nasreddin Hoca" diyoruz. Dünyanın gördüğü bu en büyük mizahçıyı, din dışı kimliği ile açıklamak mümkün mü? Denilecektir ki, Nasreddin Hoca, bizim bugün gördüğümüz cami hocalarına hiç benzemiyor, kimseye namaz da kıldırmıyor. Nasreddin Hoca'nın "cami hocası" olduğunu kim söyledi ki? Zaten oldum olası, şu "Hoca camide" lafına illet olmuşumdur. Camide olan, "Hoca" değil, "İmam"dır, imam! Behey, toplumunu anlamaktan âciz, sosyal fukaralar...

Bu makaleyi, dinî kimlikle, din olgusunu savunmakla suçlayanlar olacaktır. Burada anlatılmak istenen, toplumu şekillendirici bir unsur olarak, dinin öneminin göz ardı edilmemesi, dolayısıyla, toplumsal eleştiri üzerine kurulu bulunan mizahın da, dine tamamen zıt, dinden kopuk, uzaydan yeryüzüne düşmüş bir olgu olmadığıdır. Mizah ile dini karşı karşıya koymak isteyenlerin maksatlarını anlamak zor değildir ama burada binlerce yıla yayılan bütün bir kültürü bir anda harcayıp sosyal tahribata yol açılmasna karşı sesimiz de çıkmalıdır. Bu yalan yanlış, bilimselllikten uzak çabaların ardında, küçük bir takım siyasî hesaplar ile bir takım kin dolu intikam hisleri yatmaktadır.

Mizahın kaynağı olan "hiciv" bile, dinden, dolayısıyla sosyal alandan kopuk bir kavram değildir. Zira, İslâm toplumlarında din, Batı'dakinin aksine, hayatın ve sosyal yapının ayrılmaz bir parçasıdır.

Levent Elpen
leventelpen@gmail.com

Alıntı:
K-Grubu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder