30 Mayıs 2009

Çizgiyi Kullanarak Çizgi Dışına Taşan Sanatçı!


Çizgiyi Kullanarak Çizgi Dışına Taşan Sanatçı!

Hasan Aycın pek bilinmez bu taraflarda. Aslında “o taraflarda” da fazla bilinmez kadri kıymeti. Tam 30 yıldır çiziyor dünyanın ve insanın hallerini. Önce çizerdir, sonra yazar, düşünürdür aynı zamanda ve bilgedir. Bir karınca kadar sessizce çalışır çekildiği köşesinde. Çok az konuşur ama durur durur ve “Zayıflar, güçsüzler hiçbir zaman kaybetmez. Çünkü acz, güçsüzlerin ürperti veren gücüdür” der.

Karikatürist yerine kendine çizer demeyi daha uygun bulur. Bunun nedenini ise şöyle açıklar: “Karikatür adlandırmasını reddetmiyorum, fakat sımsıkı sahiplenmiyorum da. Çizgi kelimesi ise ‘çizik’ anlamına gelebileceği gibi, yol, üslup, tarz anlamına da gelen, güzel bir kelime...” Çünkü Hasan Aycın, gerçekten bir yol adamıdır.

Hasan Aycın’ın çizgileri pek güldürmez, hatta çoğu zaman içlendirir insanı. Acının, elemin, kederin, derdin çizeridir çünkü. Dibinden budanmış çınarlara üzülür çizgileri, kardeş kavgası için ah çeker, Filistin’e ağıt yakar, düşüncenin zincirlenmesine isyan eder. Neşesi de vardır elbette. Çünkü hayatı savunur. Çünkü bu hayattaki serüveninin başında öncelikle doğa vardır. Yıllarca sadece uzaktan seyretmek zorunda kaldığı tabiat yani. 1955’te Balıkesir’de doğar ama yakalandığı bir hastalıktan dolayı 8 yaşına kadar yürüyemez. Dünyayı bir pencerenin ardından izlediği o kış günlerinden birinde çizmeye başladı. Dini bütün bir çevrede doğduğu için çizgisinde insan sureti kullanmasına iyi gözle bakılmıyordu. İlk insan figürünü gören annesi, “Aman oğlum, yarın ahirette ‘bu çizdiğin insana can ver bakalım’ derlerse ne yaparsın diye ikaz etti oğlunu. Çevresinden gelen benzer uyarılar yoğunlaştı gittikçe ama çizmekten vazgeçmedi Hasan Aycın. Sadece uyarıları bir parça da olsa dikkate alıp kendini bir şekilde disipline etti. Sonra imam hatip yılları başladı. Bu dönemde aldığı resim derslerinde sınıfın en iyi öğrencisiydi. Yıllar içinde becerisini geliştirdi. Okul tiyatrosunun dekorlarını o hazırladı, okul gazetesinde bant karikatür şeklinde Murteza diye bir tip çizdi ve ara sıra kısa yazılar yazdı. İmam hatipten mezun olunca Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne gitti. Bu sırada çeşitli dergilerde ilk karikatürleri yayınlanmaya başladı. Yayın mecrası olarak daha çok edebiyat dergilerini tercih etti. Çünkü yazmaya yönelik yoğun bir ilgisi de vardı.

1984’te İstanbul’a yerleştiğini görüyoruz. Geçimini grafikerlik yaparak sağladı. Küçük bir atölyeden kazandığı parayla çocuklarını büyüttü, mesaisini bitirip evine geldiğinde odasına çekilip ibadet edercesine sessizce çizmeye devam etti. Onun çizgileriyle bundan 12 yıl kadar önce karşılaştım. Ondan sonra mümkün olduğunca hep takip etmeye çalıştım. Benim gibi onu seven çok sayıda okuru, eserlerinin öyle tane tane bir yerlerde kaybolup gitmesini içine sindirememiş ve ustaya gelip bunları albümlerde toplamasını salık vermiş. İlk albümü Bocurgat’tan sonra, Gece Yürüyüşü, Asa, Kulbar, Gözgü, Kırk Hadis, Kırk Çizgi, Ahzan, Nun, Zılal, Kudüs ey ey adlı eserleri yayınladı. Aycın’ın Esrarnâme ve Sahipkıran adında iki romanı, Müşahedat başlıklı bir anı kitabı, Alpembecik Gülpembecik adlı bir masalı var. Hasan Aycın’la yapılmış söyleşiler Güneşin Altında adlı bir kitapta toplandı.Usta çizerin eserlerini İz Yayıncılık hakettiği zerafette yayınlıyor, çok güzel kağıtlara basıp, estetik kapaklarla süslüyor. Bazı eleştirmenler onun yazılı eserlerini Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter gibi fantastik romanlara benzetiyor. Bu benzetmeye Hasan Aycın’ın cevabı ise şöyle: “Batıdaki modern fantastik anlatılarla bir alakam yoktur. Ben menkıbeler, kıssalar üzerinden yazıyorum. Tolkien’den konuş deseniz, konuşamam. Fakat feridüddin- i attar’ı saatlerce anlatabilirim size...”

KARİKATÜRDE YAZI KULLANMIYOR

Hasan Aycın, karikatürlerde balon ya da alt yazı kullanmıyor. İnsan yazacaksa yazmalı, çizecekse çizmeli, diye düşünüyor. Fikirlerini, Milli Gazete muhabiri Yusuf Genç’le yaptığı bir sohbette şöyle özetliyor: “Güzel Sanatlar’a gitmedim. Çizerlerden oluşturduğu ortamlarda bulunmadım. Mizah dergilerine katılmadım. Dolayısıyla belli kabuller çerçevesinde hareket etmedim. Bununla birlikte, elbette bir ifadeye varma, bir tarz oluşturma gayreti gösterdim. Yazısız çizgi, görülmeye, keşfedilmeye değer bir nitelik taşımalı. Bu bana cazip geldi. Yazının ayrı bir yeri var.” Eserlerinin anlamına dair sorulan soruyu ise, “Yaptığımız iş, bizim insanlık serüvenimizin, insan olma yolunda ilerleyişimizin bir yansımasıdır. Kendimiz olmayı başardığımız nispette, eserimiz, ürünümüz, emeğimiz bir anlama kavuşur. Albümlerimden birinin adı Asâ’dır. Yanımdan ayırmadığım, yolculuğumu kolaylaştıran bir şey çizgi. Fakat yol benim yolum. Yolcu da benim...” diye yanıtlıyor. Sanatın iyinin yanında, kötünün karşısında olması gerektiğine inanıyor. Bunun için sanat kullandığı gereçlere de özen göstermelidir diye düşünüyor. Kem âlât ile kemalât olmaz sözünü hatırlatarak, “Yani kötü araçlar kullanarak olgunlaşamazsınız. Bu anlamda ben, çizdiklerimin hem yapısal, hem de işlevsel olarak kötülükten uzak olmasına özen gösteriyorum” diyor. Hangi hat üzerinde yürüdüğü sorulduğunda ise, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören ve İsmet Özel gibi şair ve yazarlarla yolunun kesiştiğini söylüyor. İlk karikatür albümünü de zaten İsmet Özel’in başında bulunduğu Çıdam Yayınları arasından çıktı. İsmet Özel, bu albüme bir takdim yazmış ve bu anlamlı girişin finalinde şunları söylemişti: “Anlamaya çalışmayın, sezgi gücünüzü harekete geçirmeye uğraşın. Çağımızın kıyıcılığı, bilgiççe vurdumduymazlığı karşısındaki çırpınışın kendi kişiliğinizde yankılanmasına fırsat verin. Açın kendinizi, seyreltin. Siz elinizdekini kapacaklar korkusuyla kendiniz üzerine kapandıkça, ayakta duramamak korkusuyla kasılıp katılaştıkça anlama varamayacaksınız. Anlama ulaşamadığınız yetmezmiş gibi anlaşılabilecek olan şeyi de farkında olmadan kaçıracaksınız. Sezgiye doğru düğümlerinizi gevşetirseniz Belki anlam sızabilir içinize. Hasan’ın bocurgatı böyle bir işlem için elverişli...”

Hürriyet - Cumartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder