"İzmir İzmir" kültür ve sanat dergisinde yayınlanan "ARİSTOTELES FELSEFESİNDEN KARİKATÜRÜN “OLUŞ”UNA GENEL BAKIŞ"
adlı yazım aşağıdadır.
adlı yazım aşağıdadır.
Sağlıkla.
Hasan Efe
Hasan Efe
hasanefe35@hotmail.com
ARİSTOTELES FELSEFESİNDEN KARİKATÜRÜN “OLUŞ”UNA GENEL BAKIŞ
Karikatürün varoluş aşaması, düşüncenin ve insan psikolojisinin gelişimiyle doğrudan ilgilidir denebilse de toplumsal süreç ve ülke yönetim şekilleriyle de doğrudan bağlantılıdır. Bu saptamamız her ne kadar genel olsa bile kültürel, ekonomik, siyasal etkileri bu sürece dahil edebiliriz.
Sonuçta karikatüre bir kavramlar katmanı olarak da bakabiliriz.
Buradan yola çıkarak, bir “oluş” olan karikatürü “olabilirlik”in oluşu şeklinde değerlendireceğiz bu çerçeve boyutunda.
Aristoteles’in ontolojik(varlıkbiliminin) felsefesi için “gerçek varlık” fenomenlerin (varlığın görünüşü) içinde gelişen özdür. Ona göre, nesnelerin kavram olarak bilinen varlığı fenomenlerden ayrı bir gerçek değildir, fenomenlerin içindeki özdür. Bu öz hep kendisini gerçekleştirir.
Öz, “olmuş olan” varlıktır. Yani öz, kendi şekillenmesinin dayanağıdır. Bu şekillendirmeler gerçek bir şeydir ve bütün fenomenler de yani varlıkların görünüşleri de “öz” ün gerçekleşmeleridir.
Aristo felsefesinin ağırlığı “oluş” kavramındadır. Burada da asıl olan erekliktir (amaç).
Oluş, dört nedenle ortaya çıkar;
a) Maddi neden,
b) Formal neden,.
c) Hareket ettiren neden,
d) Ereklik(amaç) neden.
Bu maddelendirmeleri somutlaştırmak için örnekleyelim.
Yaşamımız için zorunlu bir besin gereksinimi olan ekmekten yola çıkalım.
Ekmekte;
a) Un, maddi neden,
b) Ekmek formu, formel neden,
c) Ekmeği yapan fırıncı, hareket ettiren neden,
d) Fırıncının yaratmak istediği şey de amaç nedenidir.(para kazanma-kapitalist düzende)
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi Aristoteles’e göre form kazanmış olan madde (ekmek) “varolan”dır.
Evrende bir dizilişler bütünü görülür. Madde ve form bakımından dizilişler bir bütünlük meydana getirir.
Madde ile form arasındaki bu ilişki relatiftir(göreceli). Alta göre salt form olabilen aynı şey, yukarıdakilere göre maddedir.
Un buğday için formdur; ama ekmek için maddedir.
Bir başka örnek;
Pamuk, toprak için formdur, yatak için maddedir.
Ya da
Kâğıt, ağaç için formdur, kitap için maddedir.
Bu dizilimlerin aşağıdan ve yukarıdan sınırları vardır. Aşağı sınırı salt madde, yukarı sınır da salt formdur.
Madde hareket ettirilen şeydir, yani madde kendi kendine hareket edemez. Form da hareket ettirendir. Bütün varlıklar bu ikisi arasında vardır.
Buradan yola çıkarak asıl konumuz olan karikatüre dönelim.
Aristoteles’in varlık felsefesinin yorumunda karikatürün bir “oluş” olduğunu görürüz. Yukarıda da belirtiğimiz gibi “olabilirlik’in oluş’umu”dur karikatür.
Yani bir varlıktır o. Diğer bir deyişle “gerçek varlık”tır.
Bir varlık olan karikatür “oluş”umu; aynı zamanda bir fenomendir yani görünümdür. Karikatür olan “gerçek varlık” bu görünümün (fenomenin) içinde gelişen bir “öz”dür.
Bir nesne olarak beliren bu karikatür kavramı fenomenden ayrılamayan ve onun yani görünümün içinde olan özdür. Bu öz de hep kendini gerçekleştirir.
Sonuçta “öz” “olmuş olan” bu “varlık” karikatürdür.
Karikatürü diğer bir deyişle “olmuş olan”ı ortaya çıkaran dört nedeni sıralayalım.
a) Maddi neden – Çizgi (Kalem, fırça, boyu, vb)
b) Formal neden – Karikatür düşüncesi-tarasımı
c) Hareket ettiren neden - Karikatürist
d) Ereklik(amaç) neden.- Karikatüristin yaratmak istediği şey.
Aristoteles’e göre karikatür ile ilgili gerçek bilgiye böyle sahip olabiliriz.
Relatif(göreceli) olan bu madde ve form arasındaki ilişkiye, dizilimler şeklinde farklı açılardan da bakılır.
Bütün varlıklar bu ikisi arasında yer alır. Aristoteles, nesnelerin bu bütününü doğa(evren)diye adlandırır.
Yukarıda açıkladığımız oluş’u Yugoslav sanatçı Ivan Haramija’nın karikatürüyle örnekleyelim.
ARİSTOTELES FELSEFESİNDEN KARİKATÜRÜN “OLUŞ”UNA GENEL BAKIŞ
Karikatürün varoluş aşaması, düşüncenin ve insan psikolojisinin gelişimiyle doğrudan ilgilidir denebilse de toplumsal süreç ve ülke yönetim şekilleriyle de doğrudan bağlantılıdır. Bu saptamamız her ne kadar genel olsa bile kültürel, ekonomik, siyasal etkileri bu sürece dahil edebiliriz.
Sonuçta karikatüre bir kavramlar katmanı olarak da bakabiliriz.
Buradan yola çıkarak, bir “oluş” olan karikatürü “olabilirlik”in oluşu şeklinde değerlendireceğiz bu çerçeve boyutunda.
Aristoteles’in ontolojik(varlıkbiliminin) felsefesi için “gerçek varlık” fenomenlerin (varlığın görünüşü) içinde gelişen özdür. Ona göre, nesnelerin kavram olarak bilinen varlığı fenomenlerden ayrı bir gerçek değildir, fenomenlerin içindeki özdür. Bu öz hep kendisini gerçekleştirir.
Öz, “olmuş olan” varlıktır. Yani öz, kendi şekillenmesinin dayanağıdır. Bu şekillendirmeler gerçek bir şeydir ve bütün fenomenler de yani varlıkların görünüşleri de “öz” ün gerçekleşmeleridir.
Aristo felsefesinin ağırlığı “oluş” kavramındadır. Burada da asıl olan erekliktir (amaç).
Oluş, dört nedenle ortaya çıkar;
a) Maddi neden,
b) Formal neden,.
c) Hareket ettiren neden,
d) Ereklik(amaç) neden.
Bu maddelendirmeleri somutlaştırmak için örnekleyelim.
Yaşamımız için zorunlu bir besin gereksinimi olan ekmekten yola çıkalım.
Ekmekte;
a) Un, maddi neden,
b) Ekmek formu, formel neden,
c) Ekmeği yapan fırıncı, hareket ettiren neden,
d) Fırıncının yaratmak istediği şey de amaç nedenidir.(para kazanma-kapitalist düzende)
Bu örnekten de anlaşılacağı gibi Aristoteles’e göre form kazanmış olan madde (ekmek) “varolan”dır.
Evrende bir dizilişler bütünü görülür. Madde ve form bakımından dizilişler bir bütünlük meydana getirir.
Madde ile form arasındaki bu ilişki relatiftir(göreceli). Alta göre salt form olabilen aynı şey, yukarıdakilere göre maddedir.
Un buğday için formdur; ama ekmek için maddedir.
Bir başka örnek;
Pamuk, toprak için formdur, yatak için maddedir.
Ya da
Kâğıt, ağaç için formdur, kitap için maddedir.
Bu dizilimlerin aşağıdan ve yukarıdan sınırları vardır. Aşağı sınırı salt madde, yukarı sınır da salt formdur.
Madde hareket ettirilen şeydir, yani madde kendi kendine hareket edemez. Form da hareket ettirendir. Bütün varlıklar bu ikisi arasında vardır.
Buradan yola çıkarak asıl konumuz olan karikatüre dönelim.
Aristoteles’in varlık felsefesinin yorumunda karikatürün bir “oluş” olduğunu görürüz. Yukarıda da belirtiğimiz gibi “olabilirlik’in oluş’umu”dur karikatür.
Yani bir varlıktır o. Diğer bir deyişle “gerçek varlık”tır.
Bir varlık olan karikatür “oluş”umu; aynı zamanda bir fenomendir yani görünümdür. Karikatür olan “gerçek varlık” bu görünümün (fenomenin) içinde gelişen bir “öz”dür.
Bir nesne olarak beliren bu karikatür kavramı fenomenden ayrılamayan ve onun yani görünümün içinde olan özdür. Bu öz de hep kendini gerçekleştirir.
Sonuçta “öz” “olmuş olan” bu “varlık” karikatürdür.
Karikatürü diğer bir deyişle “olmuş olan”ı ortaya çıkaran dört nedeni sıralayalım.
a) Maddi neden – Çizgi (Kalem, fırça, boyu, vb)
b) Formal neden – Karikatür düşüncesi-tarasımı
c) Hareket ettiren neden - Karikatürist
d) Ereklik(amaç) neden.- Karikatüristin yaratmak istediği şey.
Aristoteles’e göre karikatür ile ilgili gerçek bilgiye böyle sahip olabiliriz.
Relatif(göreceli) olan bu madde ve form arasındaki ilişkiye, dizilimler şeklinde farklı açılardan da bakılır.
Bütün varlıklar bu ikisi arasında yer alır. Aristoteles, nesnelerin bu bütününü doğa(evren)diye adlandırır.
Yukarıda açıkladığımız oluş’u Yugoslav sanatçı Ivan Haramija’nın karikatürüyle örnekleyelim.
(Bu; gerçek varlık, olabilirlik’in oluş’u, yani karikatür’dür)
OLUŞ’U ORTAYA ÇIKARAN DÖRT NEDEN:
a) Çizgi (boya, kalem, vb)
b) Tasarı, düşünce olarak form
c) Karikatüristin kendisi
d) Karikatüristin yaratmak istediği şey (ironi, gülmece, vb)
Yugoslav sanatçı Ivan Haramija’nın bu karikatürüyle vermek istediği şey;
“Dil öylesine bir şeydir ki, insanı fiilen sopayla dövmekten de beter eder. Böyle keskin ve acımasız diller(konuşanlar) karşında insanlar sopayla dayak yemekten de kötü olur….”
Bu örnek çizgide karikatürist, düşünüleni alay amacı güderek tersine bir
ifadeyle anlatır.
Relatif(göreceli) olan bu madde ve form arasındaki ilişkiye, dizilimler şeklinde farklı açılardan bakalım.
Bir eğitim sisteminde bu karikatürü araç olarak kullanmak istersek;
Yukarıdaki karikatür çizgi için formdur, ama derste- öğrenim aşamasında kullanılırsa madde olur.
Bu açıklamalardan sonra şöyle diyebiliriz; karikatür kendi formundan yola çıkarak kendi maddesini yaratmakla kalmaz. Karikatürü her yorumlayan, kendisi yeni formlar oluşturur. Bu formlar da farklı maddeler olarak ortaya çıkar.
Bir oluş’um olan karikatürü siyasi erk genellikle bir tehlike olarak görür.
Düşünenlere göreyse bu, yeni bir ufuk açma maddesine (Oluş’um) döner.
Bu oluş, diğer sanat dallarına da kayar. Öykü, roman, şiir, resim, oyun, vb…. ortaya çıkar.
Kaynaklar:
Felsefeye Giriş, Varlık Felsefesi, Prof. Dr. Mustafa Ergün, www.egitim.aku.edu.tr/varlikfelsefesi.pdf
Poetika, Aristoteles, Çev. İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, 1983 İstanbul
Herkes İçin Felsefe, Descarte, Richard Osborne
Felsefe Tarihi 1(Liseler İçin), Emine Yamanlar, Ders Kitapları Anonim Şirketi, 1996 İstanbul
100 Soruoa Felsefe El Kitabı 3. Bas., Selâhattin Hilâv, Gerçek Yayınevi Ocak 1981 İstanbul
Felsefe ve Sanat, Şahin Yenişehirlioğlu, Dayanışma Yayınları, Kasım 1982 Ankara
*İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karikatürcüler Derneği İzmir Temsilciliği ve Edebiyatçılar Derneği İzmir Temsilciliği’nin 25-26 Aralık 2009 tarihleri arasında ortaklaşa düzenlediği “Karikatür ve Felsefe Günleri”ndeki panelde sunulan yazıdır.
OLUŞ’U ORTAYA ÇIKARAN DÖRT NEDEN:
a) Çizgi (boya, kalem, vb)
b) Tasarı, düşünce olarak form
c) Karikatüristin kendisi
d) Karikatüristin yaratmak istediği şey (ironi, gülmece, vb)
Yugoslav sanatçı Ivan Haramija’nın bu karikatürüyle vermek istediği şey;
“Dil öylesine bir şeydir ki, insanı fiilen sopayla dövmekten de beter eder. Böyle keskin ve acımasız diller(konuşanlar) karşında insanlar sopayla dayak yemekten de kötü olur….”
Bu örnek çizgide karikatürist, düşünüleni alay amacı güderek tersine bir
ifadeyle anlatır.
Relatif(göreceli) olan bu madde ve form arasındaki ilişkiye, dizilimler şeklinde farklı açılardan bakalım.
Bir eğitim sisteminde bu karikatürü araç olarak kullanmak istersek;
Yukarıdaki karikatür çizgi için formdur, ama derste- öğrenim aşamasında kullanılırsa madde olur.
Bu açıklamalardan sonra şöyle diyebiliriz; karikatür kendi formundan yola çıkarak kendi maddesini yaratmakla kalmaz. Karikatürü her yorumlayan, kendisi yeni formlar oluşturur. Bu formlar da farklı maddeler olarak ortaya çıkar.
Bir oluş’um olan karikatürü siyasi erk genellikle bir tehlike olarak görür.
Düşünenlere göreyse bu, yeni bir ufuk açma maddesine (Oluş’um) döner.
Bu oluş, diğer sanat dallarına da kayar. Öykü, roman, şiir, resim, oyun, vb…. ortaya çıkar.
Kaynaklar:
Felsefeye Giriş, Varlık Felsefesi, Prof. Dr. Mustafa Ergün, www.egitim.aku.edu.tr/varlikfelsefesi.pdf
Poetika, Aristoteles, Çev. İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, 1983 İstanbul
Herkes İçin Felsefe, Descarte, Richard Osborne
Felsefe Tarihi 1(Liseler İçin), Emine Yamanlar, Ders Kitapları Anonim Şirketi, 1996 İstanbul
100 Soruoa Felsefe El Kitabı 3. Bas., Selâhattin Hilâv, Gerçek Yayınevi Ocak 1981 İstanbul
Felsefe ve Sanat, Şahin Yenişehirlioğlu, Dayanışma Yayınları, Kasım 1982 Ankara
*İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karikatürcüler Derneği İzmir Temsilciliği ve Edebiyatçılar Derneği İzmir Temsilciliği’nin 25-26 Aralık 2009 tarihleri arasında ortaklaşa düzenlediği “Karikatür ve Felsefe Günleri”ndeki panelde sunulan yazıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder