09 Ocak 2013

Karikatür -​ Muhalefet -​ Grafik Üzerine - 2 (Oğuz Gürel)


Karikatür -​ Muhalefet -​ Grafik Üzerine - 2 (Oğuz Gürel)
Geçenlerde yayınlanan karikatür-muhalefet-grafik yazımın başında düşünce fakirliğinden bahsetmiştim ki deyim yerindeyse mürekkebi kurumadan yeni ve taze (!) örnekler geldi. İlki yazıyı nasıl ve hangi açıdan okuduğunu bilemediğim birileri bu yazının HOMUR adı verilen gruba yönelik olduğunu yazdı. Yazının daha içeriğine dahi bakmadan muhalefet kelimesini görünce raftan şablon kelimeler bir bir iniverdi. Oysa yazıda gruba dönük tek bir cümleyi bırakın ima dahi yok. İşte düşünce fakirliği böyle bir şeydir. Muhalefet kelimesini duyunca dikkat kesilmek iyidir de okuduğunu anlamak daha önemlidir. Ve aynı yazıda birisi üşenmemiş 20 defa muhalefet kelimesi geçiyor demiş. Demek ki bilmediğimiz bir kelime anayasası var ve bir yazıda 5 ten fazla muhalafet kelimesi geçemez diyor olmalı :) Kendi adıma çok kısa değinme denebilecek bu yazı dahi birilerinin düşünce fakirliğini afişe ediyorsa daha alınacak çok yol var demektir..

İkincisi Şehr-i İstanbul konusunda yazılan bir iki yazı ki burada ki düşünce fakirliği yaratıcılık yönünden kristal elma reklamcılık ödüllerine aday :) Söz konusu yazar sergiyi yerden yere vurduktan ve katılanları dahi küçümsedikten sonra bakın neler diyor.

''Erdoğan Karayel imzasını taşıyan sergi afişini görünce şaşırdım. Afişte üç din özellikle öne çıkarılmış. Katılımcıların koşullandırıldıklarını hissettim. Görebildiğim karikatürlerin önemli bir bölümü bu koşullandırmanın başarılı olduğunu da gösteriyor.
Bu afiş bana ‘Dinler Arası Diyalog’ kavramını anımsattı. 'Dinler Arası Dialog' bir Vatikan projesidir. 28 ekim 1965 tarihinde Papa 6.Paul'un onayı ile 3. bin yılın hedefi olarak benimsenmiştir. Temel misyonu tüm insanlığı kiliseye bağlamaktır. Günümüzde ise (‘Ilımlı İslam’kavramı ile birlikte) Amerikan emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Müslüman ülkelerin yeniden biçimlendirilmesine hizmet etmeye programlanmış bir stratejidir. Fethullah Gülen Hoca Efendi Hazretlerinin açık desteğine de sahiptir.''

Yazarın bu yazdıklarını sahiplenip engin ve değerli görüşlerini yazan Cihan Demirci yorumunda şöyle diyor;

''Serginin adı "Şehr-i İstanbul" ama amaç İstanbul karikatürleri sergilemek filan değil. Bu ülkede 10 yılı aşan bir süredir "din"i sırf rant çıkarları için kullanan, din üzerinden müthiş bir baskı yaratan, ayrımcı bir kafaya sahip, toplumu din üzerinden ikiye bölen, bu uğurda eğitim sistemini bile değiştiren bir iktidarın denetimi ve kontrolü altında kimliğini yitiren bir mekanda, yani bir "Öğretmen Evi"nde açılıyor bu sergi."

Demirci hızını alamıyor artık benzer karikatür konusuna giriyor;

"Zira bir kaç yıl önce "Similar" karikatür konusunda adeta "Karikatür Polisliğine" kalktığı için eleştirdiğimiz; Erdoğan Karayel o dönemden beri artık başka bir serüvenin içine girmiştir. Bu bizim geçmişte tanıdığımız usta çizgisiyle, yılların karikatürcüsü Erdoğan Karayel değildir artık. Ancak, takip edenler bilir, similar karikatür polisliği, bizzat kendi yaptığı yarışmada birinci olan karikatürün de benzerinin çıkmasıyla bir anda bitivermişti''

Şehr-i İstanbul sergisi belli ki öyle rahatsız etmiş ki sergi konusuna girmişken yazar dur bi de benzer karikatür konusuna dalayım diyor telaşla. Ama ne dalış. Unuttuğu bi şey var ki kendisinin jüri olduğu Antalya'da kaç defa benzer karikatürden derecelendirme değişmiş. Telaşını anlamak zor değil ama işte smilar karikatür polisliği diye küçümsediği kişi sadece türkiye de yok. Romen Julian Pena Pai bu durumda ne olacak? Yılllardır örnekler yayınlayan İsmail Kar, peki o ne olacak? O da smilar polis müdürü mü :) Daha benzerlik konusunda neyin ne olduğunu tartışmayı dahi bilmeden konuyu Şehr-i İstanbul sergisine meze yapıyor yazar..

Ve tabi dinler arası hoşgörüden çıkıp konuyu papaya uzandırmak. Sormak lazım acaba dinler arası hoşgörü acaba bir grubun tekelinde midir? Dinler arası hoşgörü temasını işleyen her çizer yazarın bahsettiği gruba hizmet mi etmiş olur? Dinler arası hoşgörünün patenti var mı? Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün dinler arası hoşgörü adına belediyesinde yaşayan tüm azınlıklara hassasiyet göstermesi bir gruba hizmet ettiği anlamına mı gelir? Dinler arası hoşgörü konusunda çizmek Büyük Ortadoğu Projesine hizmet etmekse Portekiz'de 2-3 yıl önce bu konuda çizen ben de Bop un hizmetkarı mı oluyorum? Veya başka çizerler?..

Yazıyı okuyan sergiye gelen tüm karikatürlerin bu konuda olduğunu sanıp daha baştan önyargıyla donatılıyor. Oysa kültürel emperyalizmden tutun doğu-batı denklemine kadar pek çok konu var. İşte bu bahsettiğim düşünce fakirliğidir. Sponsor üzerinden eğer bir etkinliği eleştiriyorsanız o zaman Nasreddin Hoca Karikatür Yarışmasında da Koç grubu sponsor olduğunda Karikatürcüler Derneği kapitalizme mi hizmet etmiş oluyor? Bunun da cevabını değerli yazarlardan beklerim.

Aşağıdaki karikatür Nehar Tüblek Karikatür Yarışmasında "Hoşgörü" temasıyla ödül almıştır.


Oğuz Gürel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder