Hissettiklerimiz
temel olarak düşündüklerimizle ilgilidir. Yani yaşanmışlık kendi başına
belirleyici değildir. Asıl unsur, o
belirli durumla o belirli birey arasındaki işlemdir. Yaşam sürecindeki düşünme,
hissetme ve davranma şeklimiz insan olarak biricikliğimizi ve olaylarla
etkileşim yolumuzu belirler. Bunlar kendimize
haslığımız, önceden biriktirerek
getirdiklerimiz ve yaşama bakış açımız
ile ilgilidir.
Buradan yola çıkarak Cem Koç’un şu karikatürüne bakalım.
Görsele
bakan bireyin algı oluşumunu etkileyen onun
adalet sistemine bakışı, geçmiş yaşamlarındaki anılarıdır. İçinde
bulunduğu çevre ve insan ilişkileri de.
……….
Bizim gereksinimlerimiz ve güdülerimiz
duygusal yaşantılarımızı belirler.
Davranmak, harekete geçmek, bir gereksinimle
olur ve güdülerle yönlenir. Gereksinimleri karşılayan davranışlar
farklıdır.
Cemalettin
Güzeloğlu’nun şu karikatürüne bakalım.
Cem
Koç’un görselinde beliren algı oluşumları Cemalettin Güzeloğlu’nun
karikatüründe de aynıdır.
Burada
Güzeloğlu’nun karikatürüne bir başka açıdan yaklaşalım.
Önce
bunu düz olarak okuyalım (bakalım). Engelli bir bireyin merdivenden zorlanarak,
diğer insanlarınsa yürüyen merdivenden yorulmadan çıktığını görürüz. Duyarlı
bir toplumda işleyiş bunun tam tersi olması gerekirken burada ilgisizlik ve
empati yoksunluğu dikkat çeker.
Bu karikatüre bakma gereksinimimizi karşılarken güdülerimiz farklıdır.
………..
(Yazının
bütününü Sarmal Çevrim’in Mart-Nisan 2021 tarihli 20. Sayısında Okuyabilirsiniz.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder