24 Temmuz 2008

Almanya'da Yaşayan Türk Karikatürsit Erdoğan Karayel İle Söyleşi!

ALMANYA’DA YAŞAYAN TÜRK KARİKATÜRİST ERDOĞAN KARAYEL’LE SÖYLEŞİ

N.O. - Büyük Türk-Alman karikatürist Erdoğan Karayel, bize kendinizi tanıtır mısınız?
E.K. – 1956 yılında İstanbul’da doğdum. Altı yaşımda evimizin duvarlarına, 20 yaşımda da profesyonel olarak çizmeye başladım. Güzel Sanatlar Fakültesi “Grafik” bölümünden mezun oldum. Beş karikatür albümüm yayınlandı. Otuzsekiz adet ulusal-uluslararası ödül kazandım. Birçok kişisel ve karma sergiye katıldım.
Reklam sektöründe grafiker-sanat yönetmeni ve yaratıcı yönetmen olarak yaklaşık otuz yıl görev yaptım, birçok kampanya yönettim. Altı yıldan bu yana Almanya’da yaşamaktayım. Son dört yıldır da Don Quichotte’u mizah dünyasında etkin ve kalıcı bir konuma getirme mücadelesi veriyorum.

N.O. - DQ uluslararası bir site.. Karikatür dünyasının en önemli sitelerinden biri olduğunu söylemek abartı olmaz. Bu konuda daha fazla neler söyleyebilirsiniz? Bu düşünce nasıl doğdu? Büyük karikatür sitesi DQ’un oluşumunu ne zaman başlattınız? Ve DQ’la gerçekleştirdiğiniz en önemli aktiviteler nelerdir?
E.K. - Son dört yıldır, Don Quichotte’u mizah dünyasında etkin ve kalıcı bir konuma getirme mücadelesi veriyorum. Türk ve dünya karikatürü arasında bir köprü görevi üstlenme amacıyla bu serüven başladı.
Don Quichotte, ilk yayınlanmaya başladığı 2005 yılında ancak 10 sayı basılabildi. Ne yazık ki, sponsor sorununu çözemediğim için son üç yıldır sadece internet üzerinden yayınını devam ettirmeye çalışıyorum. Çizgiyle dünya gündemini yakalayabilmek için, abartısız gece-gündüz çalışıyorum. Don Quichotte da zaten bunun için başarılı.
Değişik uluslardan karikatürcülerin dünyanın ortak dili “çizgi” aracılığıyla iletişim kurabilmesi, gündemde olan konuları sahiplenip üretmelerine katkıda bulunabilmek müthiş bir duygu. Karikatürcüler bence dünyanın en “gönlü zengin” insanları. Sanıyorum çizerek mutlu olabilen yegane insanlarız. Çizdiklerimizi toplumla paylaşmak yeşil yeşil paraları saymaktan çok daha cazip ve anlamlı bizler için. Böylesine bir dayanışmayı Don Quichotte’un dışında pek gördüğümü söyleyemem. Ben böylesine ütopik bir başarıyı sağlamanın onurunu da yaşıyorum. Dünya karikatürünün önemli sorunlarını çözebilme amacıyla 52 kişiden oluşturduğumuz “Don Quichotte Karikatür Komisyonu”nda yer alan birçok ünlü çizer, “yahoogroups” aracılığıyla güzel bir dostluk kurdular.
Şimdiye kadar “AB yolunda Türkiye, Göç ve Dünya Dilleri gibi üç büyük uluslararası yarışma düzenledik. Bunların yanısıra “Nazım Hikmet, Kuş Gribi, Bir Zamanlar New Orleans, Stop the War, Benazir Bhutto Suikasti, Che Guevara” gibi uluslararası sergileri oluşturduk. Ayrıca “Digital karikatür” konusunda oldukça kapsamlı uluslararası bir ankete de imza attık.

N.O.- Karikatür dünyasındaki herkes olağanüstü çabanızı biliyor. Diğer karikatür sitelerinin pek çoğu kendi ülkelerinden (az veya çok) destek alıyor, sizin de böyle bir desteğiniz var mı?
E.K.- Don Quichotte’un dört yıldır verdiği mücadele gerçekten büyük bir övgüyü hak ediyor. Artık bu konuda hiç de mütevazı değilim. Zira artık gözle görülen ve kanıtlamış bir başarı var ortada. Tabii, sizlere yansımayan bir çok sıkıntı ve sorunlarla uğraşıyorum. Örneğin, üç yıl once Don Quichotte’un üçüncü sayısını çıkarabilmek için arabamı bie sattım. Son üç yıldır, grafikerlikten kazandığım paralarla ve ondan artakalan zamanımla dergiyi yürütmeye, etkinlikler düzenlemeye çalışıyorum. Bunca sıkıntıya göğüs girmemin bir tek nedeni var: Karikatürü çok seviyorum.Bunca sıkıntıya göğüs germemin bir tek nedeni var: Karikatürü çok seviyorum, adeta hayatımın bir parçası. Bazen düşünmüyor değilim, "karikatür bana ne verdi, ne götürdü?"diye... Her karikatürcünün içindeki o uslanmaz, deli dolu, ne olursa olsun her şeyin üzerine gözünü kırpmadan giden "Don Kişot" aslında tüm soruların tek ve kısa yanıtı!
Karikatür, dünyada yanlışların ve haksızlıkların üstüne üstüne giden yegane sanat dalı olduğu için, seveni kadar sevmeyeni de var. Özellikle politikacılar pek sevmez bizi, biz de onları tabii. "Pinokyo" çok daha dürüst onların yanında, hiç değilse yalan söylediğinde burnu uzuyor. "Yalan" üzerine kurulu bir dünyaya asla tahammülümüz yok.

Gelelim sorunuzun yanıtına. Don Quichotte’un yegane sponsoru: Erdoğan Karayel. Sadece düzenlediğimiz yarışmalara sponsor bulabilmek mümkün oluyor. O da, büyük bir özveri ve inatla gerçekleşebiliyor. Ancak, sevindirici olan, özellikle yaşadığım Almanya’da etkinliklerime Alman belediyelerin son dönemlerde ilgi göstermesi geleceğe yönelik umutlarımı daha da arttırıyor.
Dört yıllık mizah mücadelemiz gösterdi ki; sadece ben değil, tüm çizerler dergimizin adı gibi birer “Don Kişot”. Yeldeğirmenleri ise, adeta bizim varoluş nedenimiz. Ben, sadece Don Quichotte’un lokomotifi görevini üstlendim. Onu sahiplenen ve çizgileriyle zenginleştiren ise dünya çizerleri.

N.O. - Karikatür dünyasındaki önemli aktivitelerin farkındayız, bunun sebepleri nelerdir? Ve siz karikatürün çağın imajında önemli bir rolü olduğuna inanıyor musunuz?
E.K.- Bence karikatür, çağın en etkin ve popüler sanat dallarından biri. Dünya gündemini bu kadar çabuk ve etkili biçimde çizgiye döküp, olabildiğince geniş bir kitleye ulaştıran başka bir dal daha yok kanımca. Özellikle teknolojinin son derece yaygınlaştığı son yıllarda karikatürün önemi ve işlevi daha da artmakta. Çağın imajında karikatürün ne denli etkin bir rol oynadığına gelince, en son ve çarpıcı örneğin „Hz. Muhammed Karikatürleri“ olduğuna inanıyorum. Bu örnek, karikatürün toplumsal platformda ne denli güçlü ve etkin bir sanat dalı olduğunu gösteriyor. Dünyayı oldukça meşgul eden bu hassas konuda söyleyeceğim tek cümle olabilir: „Karikatürcü sorunları çözer, sorun yaratmaz.“

N.O.- Önemli bir exper olarak, karikatür dünyasının en önemli problemlerini nasıl özetleyebilirsiniz?
E.K. – Günümüz teknolojisi karikatürün kitlelere ulaşımını genişletmekle birlikte ulaşım süresini de o denli kısalttı. İnternet olanağını arkasına alan dijital karikatürün sınır ve zaman kavramını ortadan kaldırdığı düşüncesindeyim.
Dünya karikatürünün sorunlarına gelince, galiba en büyük sorunlarımızdan biri de “ilk akla gelen espriyi çizmemiz. Durum böyle olunca “benzer” karikatürler de kaçınılmaz oluyor. Karikatür sanatında etik kurallar çerçevesinde bir “oto-kontrol” sisteminin yavaş yavaş hayata geçmesi gerektiğine inanıyorum.
Yarışmalarda en çok dikkatimi çeken bir başka konu da, esprilerin yüzeyselliği. Karikatürün pragmatik bir sanat dalı olduğundan yola çıkarsak, genel anlamda bu etik düşünceden farklı bir konuşlanma içine girildiğini gözlemliyorum. Günümüzde hayli etkin olan konuşma balonlu magazin karikatürleriyle marketing alanında yaygın olan karikatürlerin, karikatürün felsefesiyle bağdaşmadığını düşünüyorum.
Karikatürcülerin en önemli sorunlarından biri de para kazanamamak. Bunun nedenini de az önceki soruda açıklamıştım. Ekleyeceğim ancak şu olabilir. Biz karikatürcüler ütopik bir amaç gibi görünse de; dünyayı parayla değil de, yaşamsal kaygılarımızın çizgiye dönüşümü olan karikatürle değiştireceğimize inanıyoruz. Ben kendi adıma bundan şikayetçi değilim, ancak böylesi sıradışı bir yetenekle biraz daha insanca yaşama hakkına sahip olabilmemizi isterdim. Dünya karikatürcülerinin örgütlü bir mücadele vermesi her ne kadar ütopik bir düşünce gibi gelse de, bir gün bu yönde önemli adımların atılabileceğini düşünüyorum.

N.O.- İnternete bakışınız nasıl, internet karikatüre pozitif mi yoksa negatif mi bir hareket katıyor?
E.K. – Don Quichotte’u oldukça yakından ilgilendiren bir soru bu. Tek cümleyle yanıtlamak gerekirse bu sorunuzu; „Don Quichotte’un varoluş nedenlerinden biri de internet“ diyebilirim. Başlangıçta sadece Türk ve Alman toplumları arasında bir köprü olmayı hedeflediğim Don Quichotte, bugün internet sayesinde Türk ve Dünya karikatürü arasında bir köprü olmaya doğru gidiyor. Dünya karikatürüne etkisi olabileceğine inandığım „Dijital karikatür“ konulu bir anketi de bu yolla düzenlediğimizi ilave etmeliyim.
İnternet, hangi amacı hedefliyorsanız o amaca hizmet eden bir iletişim olanağı. Karikatürün olabildiğince geniş bir kitleye hitap etmesi ve özellikle çizerlerin „posta giderleri ve zaman“ sorunlarını büyük ölçüde çözebilmesi, en büyük kazanımlardan sadece ikisi.

N.O.- DQ Uluslararası bir komisyon. Kimse bunun büyük bir düşünce olduğunu reddedemez... Ve türünün ilk örneği olduğunu da. DQ’un şu andaki ve gelecekteki ana çıkış noktası ne olacaktır? Karikatür dünyası üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olacak mıdır?
E.K.- Bu cümleler göze ve kulağa hoş gelse de, beni ve Don Quichotte’un hedefinin üstünde tanımlamalar. Ben sadece mizah dünyasına bir yönlendirmede bulunabilirim. Çünkü gücümün ve yeteneğimin belli bir sınırı ve kapasitesi var. Söyledikleriniz ancak ekip ruhu ve paylaşımla olabilecek değerler. Yegane amacım, dünya karikatüründe sınırları kaldırmak ve çizgiyle paylaşımın önünü olabildiğince açmaktır. Düzenlediğimiz etkinliklere dünya çizerlerinin ilgisi ve katılımı benim düşüncelerimin de üstünde gelişmelerdir. Ancak, daha fazlası için bir yaptırım gücünü kendimde göremediğim gibi buna da hakkım olmadığını düşünüyorum.
“Benzer Karikatürler” konusundaki çalışmalarımıza yönelik bir iki cümleyle düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Lütfen çalışmaları yayınlanan çizerler bize tepki göstermesin. Zira bu bölümün adından da anlaşılacağı yayınlanan karikatürler “benzer” karikatürlerdir. Asla “kopya, çalıntı” gibi bir ibare söz konusu değildir. Amacımız dünya karikatürünü kolaycılıktan arınmış, temiz ve dürüst bir sanat haline getirmektir. Bu sanata gerçekten değer veren ve sanatçı kimliğini taşıyanlarla kolaycılığı tercih edip, emek hırsızlığı yapanları ayırmamız gerektiğine inanıyorum. Komisyonumuz dünya karikatürünü ilgilendiren birçok konu gibi bu konuda da çalışmalar yapmakta, yeri ve zamanı geldiğinde sitemizde duyurmaktayız.
Don Quichotte’un dünya karikatürüne doğrudan etkisi olabilecek birçok çalışmaya son örnek de “Stop this Crime” kampanyamız oldu. Şu ana kadar 23 ülkeden 104 karikatürün geldiği kampanya Don Quichotte’un dünya mizahında ne denli önemli bir konumda olduğunun da göstergesi aynı zamanda.

N.O.- Bize Türk karikatürü hakkında da bilgi verebilir misiniz, lütfen? Türk karikatürünün önde gelen özellikleri nelerdir? Türk karikatürünü, bugünün karikatür dünyası haritasında nereye koyabilirsiniz?
E.K.- Türkiye’de ilk karikatür 1867 yılında yayınlanmıştır. İlk mizah dergisi Teodor Kasap tarafından yayınlanan „Diyojen“ dergisidir. Ancak Osmanlı döneminin baskıcı yönetimi sonucu uzun bir uyku dönemine giren karikatür, 1908 yılında tekrar canlandı. Bu koşullar çerçevesinde Türk karikatürünü „Osmanlı dönemi“ ve „Cumhuriyet dönemi“ ve „Çağdaş Karikatür Dönemi“ olarak üç bölüme ayırmakta yarar var.
Doğal olarak Batı karikatürünün etkisi altında Osmanlı döneminde çizilen ilk karikatürler, büyük ilgi görmekle birlikte Meşrutiyet yönetiminin belli sınırları ve kalıpları içinde yayınlanabiliyordu. Bu dönemde Nişan Berberyan, Ali Fuat Bey, Sedat Nuri İleri, Münif Fehim ve Cemil Cem gibi çizgi ustalarını sayabiliriz.
Cumhuriyet dönemiyle önemi daha iyi anlaşılan karikatür, özellikle 1928 yılında yapılan harf devrimiyle çoğalan basın-yayın organları sayesinde daha geniş kitlelere ulaşmaya başladı.
Bu dönemde de Batı karikatürü etkisini devam ettirdi. Çoğunlukla çizginin alt yazıyla desteklendiği karikatürlerdeki tiplemelerin batı tiplemeleriyle hemen hemen aynı özellikleri kapsaması bir geçiş sürecinin kaçınılmazları arasında değerlendirilebilir. Bu dönemin en ünlü çizerlerinden biri Cemal Nadir Güler’dir. Dönemin önde gelen öteki çizerleri arasında Münif Fehim Özarman, Ramiz Gökçe, Ratip Tahir Burak, Kozma Togo, Salih Erimez, Orhan Ural, Necmi Rıza Ayça’yı sayabiliriz.
1950 yıllarına gelindiğinde Türk karikatürüne özgü tiplemeler ve espriler de gelişmeye başladı. „Çağdaş Karikatür Dönemi“ olarak tanımladığımız dönemde „50 kuşağı“ olarak adlandıracağımız önemli çizerler yetişti. Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Ferruh Doğan, Ramiz, Necmi Rıza Ayça, Nehar Tüblek, Selma Emiroğlu, Altan Erbulak, Oğuz Aral, Tonguç Yaşar, Yalçın Çetin, Bedri Koraman, Mustafa Eremektar, Semih Balcıoğlu ve Tan Oral’ı sayabiliriz.
1960’dan sonra bir duraklama dönemi yaşayan karikatür, 1969 yılında Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu ve Ferit Öngören tarafından Karikatürcüler Derneği kuruldu. 1970 yılından sonra hareketlenmeye başlanan karikatür Oğuz Aral tarafından kurulan „Gırgır“ dergisiyle oldukça etkin bir sürece girdi. Evrensel karikatürden uzak, daha çok ulusal mizah yapan dergide bugünün ustası birçok çizer yetişti. Erdoğan Karayel de bunlardan biridir. Sonuçta Gırgır dergisi, Türk mizahına artıları olduğu gibi eksileriyle de damgasını vuran önemli bir yayın organı oldu.
Bugünkü Türk karikatürüne gelince, Gırgır dergisinin türevleri olan „Penguen“, „Leman“ ve „Uykusuz“ türünde dergilerle içe kapanık bir mizah anlayışının egemen olduğu „ulusal“ bir süreç yaşamaktayız. Birbirlerinin taklidi olan bu dergilerin Türk karikatürüne uluslararası bir platformda hiçbir katkısı bulunmamaktadır.
Uluslararası mizah platformunda adını duyuran ve ödüller kazanan Türk çizerleri ne yazık ki azınlıktadır. Günümüzde kanımca bir duraklama dönemi yaşayan Türk karikatürü, ülke yönetiminin oluşturduğu baskıcı ve tutucu bir sisteme karşı da mücadele vermek zorundadır. Bazı karikatürcüler çizdiklerinden dolayı yargılanmakta veya çizdikleri yayın organlarından çıkarılmaktadır. Tüm bunlara karşın Türk karikatürcülerinin örgütlenme ve tek çatı altında toplanma konusunda hiçbir ilerleme kaydedememeleri, Türk karikatürüyle dünya karikatürünü buluşturma çabalarının sadece yarışma düzenlemekle sınırlı kalması oldukça üzücüdür. Bu noktadan yola çıktığımızda „Don Quichotte“ un üstlendiği misyonun büyüklüğü öne çıkmaktadır.
Özetle, Türk karikatürü son dönemlerde yitip giden çizgi ustalarının yerine geçebilecek yetenekli çizerler yetiştirememenin sıkıntısını yaşamaktadır. Ali Ulvi, Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan, Necmi Rıza Ayça, Oğuz Aral, Mustafa Eremektar, Eflatun Nuri, Semiramis Aydınlık, gibi ustaların ardından büyük bir boşluğa düşen Türk karikatürünü tekrar canlandırmak ve dünya karikatüründe hak ettiği yere getirmek için çok büyük çaba göstermemiz gerektiğine inanıyorum.

N.O.- Arap dünyası karikatürleri hakkındaki düşünceleriniz?
E.K.- Arap dünyası karikatürü son yıllarda büyük ilerleme kaydetti. Örneğin; İran karikatürünün dünya karikatüründe önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. İranlı karikatürcüler, karikatüre plastik ve estetik bir değer kazandırdılar. Özellikle “portre” çizimlerinde çok başarılı sanatçılar var. Suriye, Fas, Cezayir, Sudan ve Mısır’da da başarılı karikatürcülerin olduğunu görmekteyiz. Türk ve Arap karikatürcülerin ortak özelliklerinin başında anti-emperyalist olmaları ve hemen hemen aynı düşünceleri paylaşmaları sevindiricidir. ABD ve İsrail’in Irak ile Lübnan’a yönelik operasyonlarına en büyük tepkiler Arap ve Türk çizerlerden gelmektedir. Ancak bu noktada bir eleştiride bulunmakta yarar var. Arap karikatürlerinde (çoğunda olmasa da) ilk akla gelen espriyi çizmek gibi “işin kolaycılığına kaçma” alışkanlığı gözlemlemekteyim. Artık “slogan karikatür” devri bitmiştir. Çizginin sihirli gücünü hissettirebilecek, sadeliği zenginliğe dönüştürecek çalışmalara yönelmek, sadece Arap ve Türk karikatürünü değil, dünya karikatürünü de zenginleştirecektir.

N.O.- Son söz...
E.K.- Elbette, son sözüm; dört yıldır bana ve verdiğim mücadeleye inanan, bedelleri asla ölçülemeyecek o değerli karikatürlerini karşılıksız Don Quichotte’a ulaştıran dünya çizerlerine olacaktır. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca kez teşekkür.. İyi ki varsınız! Don Quichotte sizlerle daha güzel.. Daha anlamlı…

Erdoğan Karayel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder