HALK KÜLTÜRÜNDEKİ EVRENSEL MOTİFLERİN
KARİKATÜR VE YAZINA ETKİSİ
HASAN EFE
Ulusların yaşam biçimlerini belirleyen kültürel etmenler süreç içerisinde o ulusun genelde sanatını, özelde görsel ve yazınsal ürünlerini etkiler. Bu durum o ulusun coğrafya ve tarihiyle ilgili olduğu gibi ekonomi ve endüstrisiyle de doğrudan ilişkilidir.
Sözgelimi Latin Amerika ve Çin’deki kültürel yaşamda, kendine haslıkların kaçınılmazlığı yanında kadın erkek ilişkilerinde çatışan ya da çakışan yönleri de görmemiz olasıdır.
Örneğin kadın-erkek, anne-baba, çocuk- ebevyen, dede-nine-torun, patron-işçi, vb bireyler arasındaki ilişkiler zaman zaman ya da zamanla beklenmeyen bir şekilde de kendini gösterebilir. Bireyler arasında yaşanan bu ilişkilerin sınırlarını kuşkusuz o ulusun veya halkın kültürü belirler. Halk/ulus yaşamında süreğenleşen kültür, belirli bir süreçte kendi sanatını ortaya koyar.
Yukarıda belirlediğimiz saptamayı evrensel bir boyuta da taşıyabiliriz. Farklı kültürlerden gelen ulusların belirli noktalarda kesişen yaşam biçimleri sanatın evrensel motiflerini belirginleştirerek var kıldıkları sanatı süreğenleştirir. Bu, kültürel yaşamda toplumların üst yapı kurumlarındaki değerleriyle doğrudan ilişkilidir denebilir.
Sanatın evrensel motiflerinin oluşumunda, bir canlının zarara uğratılması; yaralama, ölüm(cinayet-intihar); sevgi, coşku, umut, aşk; çatışmalar, kavga, kıskançlık, haset; hukuk, vb kavramlar toplumdaki alt yapı unsurlarının değişmesiyle farklı bir yola girebilir.
Özünde insan ilişkileri, ardıllığını ve oluşumunu yitirmez.
Bu süreçte beliren sanat ürünleri, kendi toplumunun motiflerini her zaman diri tutar. Bu sanatsal motifler, kavram veya imge olarak kendilerini yazın, müzik, sahne sanatları ve görsel sanatlarla ortaya koyar.
Bu genel saptamamızı Doğu kültüründe, halk kültürü ve yazınındaki fıkrayla simgeleşen Nasreddin Hoca’yla; Batı kültürü olarak da Alman karikatürist Thomas Körner ile somutlaştıralım.
Önce Nasreddin Hoca’nın şu fırkasını okuyalım.
KEDİ İSE ET NEREDE
Hoca evine birkaç kez et götürmüş ama, hiçbir zaman yiyememiş. Karısı eti pişirip kendisi yer, ya da eşine dostuna yedirir; Hoca’ya da:
-Bizim kedi senin getirdiğin eti kapıp kaçtı. Arkasından koştum ama yetişemedim, dermiş.
Bir gün yine getirdiği iki okka eti kedinin kapıp kaçtığını söyleyince, Hoca kediyi tutup tartmış. Kedi iki okka gelmiş. Karısına:
-Hatun, demiş, bu kedi ise et nerde, etse kedi nerde?
(Her Yönleriyle Nasreddin Hoca, Alpay Kabacalı, Özgün Yayın Dağıtım, 1991 Kasım, İstanbul)
(Nasreddin Hoca, bazı araştırmacılara göre, 13. yüzyıl başlarında,H.605 - M.1208, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu, bugünkü adıyla Nasreddin Hoca, beldesinde doğdu.)
Bu fırkada, kadın erkek ilişkisini ele alırken aile ortamında süregelen bireylerin davranış biçimi bizi bazı kavramlar üzerinde düşünmeye götürür. Örneğin eşler arasındaki güven, yalan söyleme, suç gizleme…suçun ortaya çıkması için ortaya konan davranış biçimi(kedinin tartılması) 13.yüzyıl(Selçuklu Dönemi) alt yapı unsurlarının günlük yaşamdaki yansımalarıdır.
Halk kültüründeki bu davranış biçimi beraberinde güven, yalan, korku, irade, kanıt gibi bazı kavramları öne çıkarır. Metnin yapısını oluşturan olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman unsurları ulusun dilini de kullanarak yazınsal bir tür olan fıkranın varlığını belirler.
Yalan, suç, korku…gibi kavramlar halk kültürünün sanata yansımasıdır. Bu kavramları bütün halk kültürlerinde görebiliriz. O zaman halk kültüründeki bu kavramlar evrensel bir motif olarak bütün sanat yapıtlarında kendini gösterir.
Örneğin Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı, Tahsin Yücel’in Yalan’ı, Albert Camus’un Yabancı’sı…hep birer kavramı karşılayan yapıt adlarıdır. Bu yapıtlar da o ulusun kendi kültüründeki motifleri yapıt içerisinde açar.
Bir de Alman karikatürist Thomas Körner’ın şu karikatürünü görelim.
TOM: Thomas Körner, 1964’ten beri Çiziyor. Berlin-Kreuzberg’te yaşıyor.
Bu karikatürün teması, kişiler arası bir ilişki üzerine kurulmuştur.
Odada yatan bir dalgıcın(adam) kadınla (eşiyle)olan ilişkisi öne çıkıyor. Buradaki mizah unsuru kadının elinde sarkıttığı köpekle adam arasında bağlantıdır. Köpeğe bağlanan ya da takılan nesne köpek balığının yüzgecidir. Böylece köpek ile balık yüzgeci okurda (karikatürü bakan kişide) köpekbalığı çağrışımı uyandırıyor. Adamdaki yüzme paletleri ile köpeğe bağlanan yüzgeç arasındaki ilişki bize ikinci bir çağrışıma götürür. Bu da karikatürdeki olay örgüsünü ortaya koyar. Buradaki görsel metinin(karikatürün)yapısını belirleyen; olay örgüsü, yer, zaman ve kişiler bütünlüğüdür.
Karada(odada) bir deniz havası yaratılarak, köpekbalığının (köpek ve balığın ‘köpeğin sırtındaki yüzgeç’ ile oluşturulan köpekbalığı bireşimi) saldırganlığı ile ilgili mizah olgusu öne çıkıyor.
Karikatürdeki bu durum, kadın erkek ilişkilerini kızgınlık, öfke, saldırı ve tepki…biçiminde birer kavramlar bütünü olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu, Batı kültürünün davranışsal bir kişilik yansımasıdır.
Çağımız sanatçısı olan Thomas Körner kızgınlık, öfke, saldırı ve tepki gibi kavramları halkının yaşam biçiminden alarak birer evrensel motif olarak karikatürüne yansıtmıştır.
Sonuçta karikatür ve yazın gibi sanatlar, evrensel motifleri ulusların yaşam kültürlerindeki kavramlardan alırlar, diyebiliriz.
YAYIMLANDIĞI YER :
KUŞADASI’NDA ÖYKÜYE VE ŞİİRE YOLCULUK 5. KİTAP
KUŞADASI BELEDİYESİ KÜLTÜR HİZ.
EKİM 2008
Hasan Efe
hasanefe35@hotmail.com
KARİKATÜR VE YAZINA ETKİSİ
HASAN EFE
Ulusların yaşam biçimlerini belirleyen kültürel etmenler süreç içerisinde o ulusun genelde sanatını, özelde görsel ve yazınsal ürünlerini etkiler. Bu durum o ulusun coğrafya ve tarihiyle ilgili olduğu gibi ekonomi ve endüstrisiyle de doğrudan ilişkilidir.
Sözgelimi Latin Amerika ve Çin’deki kültürel yaşamda, kendine haslıkların kaçınılmazlığı yanında kadın erkek ilişkilerinde çatışan ya da çakışan yönleri de görmemiz olasıdır.
Örneğin kadın-erkek, anne-baba, çocuk- ebevyen, dede-nine-torun, patron-işçi, vb bireyler arasındaki ilişkiler zaman zaman ya da zamanla beklenmeyen bir şekilde de kendini gösterebilir. Bireyler arasında yaşanan bu ilişkilerin sınırlarını kuşkusuz o ulusun veya halkın kültürü belirler. Halk/ulus yaşamında süreğenleşen kültür, belirli bir süreçte kendi sanatını ortaya koyar.
Yukarıda belirlediğimiz saptamayı evrensel bir boyuta da taşıyabiliriz. Farklı kültürlerden gelen ulusların belirli noktalarda kesişen yaşam biçimleri sanatın evrensel motiflerini belirginleştirerek var kıldıkları sanatı süreğenleştirir. Bu, kültürel yaşamda toplumların üst yapı kurumlarındaki değerleriyle doğrudan ilişkilidir denebilir.
Sanatın evrensel motiflerinin oluşumunda, bir canlının zarara uğratılması; yaralama, ölüm(cinayet-intihar); sevgi, coşku, umut, aşk; çatışmalar, kavga, kıskançlık, haset; hukuk, vb kavramlar toplumdaki alt yapı unsurlarının değişmesiyle farklı bir yola girebilir.
Özünde insan ilişkileri, ardıllığını ve oluşumunu yitirmez.
Bu süreçte beliren sanat ürünleri, kendi toplumunun motiflerini her zaman diri tutar. Bu sanatsal motifler, kavram veya imge olarak kendilerini yazın, müzik, sahne sanatları ve görsel sanatlarla ortaya koyar.
Bu genel saptamamızı Doğu kültüründe, halk kültürü ve yazınındaki fıkrayla simgeleşen Nasreddin Hoca’yla; Batı kültürü olarak da Alman karikatürist Thomas Körner ile somutlaştıralım.
Önce Nasreddin Hoca’nın şu fırkasını okuyalım.
KEDİ İSE ET NEREDE
Hoca evine birkaç kez et götürmüş ama, hiçbir zaman yiyememiş. Karısı eti pişirip kendisi yer, ya da eşine dostuna yedirir; Hoca’ya da:
-Bizim kedi senin getirdiğin eti kapıp kaçtı. Arkasından koştum ama yetişemedim, dermiş.
Bir gün yine getirdiği iki okka eti kedinin kapıp kaçtığını söyleyince, Hoca kediyi tutup tartmış. Kedi iki okka gelmiş. Karısına:
-Hatun, demiş, bu kedi ise et nerde, etse kedi nerde?
(Her Yönleriyle Nasreddin Hoca, Alpay Kabacalı, Özgün Yayın Dağıtım, 1991 Kasım, İstanbul)
(Nasreddin Hoca, bazı araştırmacılara göre, 13. yüzyıl başlarında,H.605 - M.1208, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu, bugünkü adıyla Nasreddin Hoca, beldesinde doğdu.)
Bu fırkada, kadın erkek ilişkisini ele alırken aile ortamında süregelen bireylerin davranış biçimi bizi bazı kavramlar üzerinde düşünmeye götürür. Örneğin eşler arasındaki güven, yalan söyleme, suç gizleme…suçun ortaya çıkması için ortaya konan davranış biçimi(kedinin tartılması) 13.yüzyıl(Selçuklu Dönemi) alt yapı unsurlarının günlük yaşamdaki yansımalarıdır.
Halk kültüründeki bu davranış biçimi beraberinde güven, yalan, korku, irade, kanıt gibi bazı kavramları öne çıkarır. Metnin yapısını oluşturan olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman unsurları ulusun dilini de kullanarak yazınsal bir tür olan fıkranın varlığını belirler.
Yalan, suç, korku…gibi kavramlar halk kültürünün sanata yansımasıdır. Bu kavramları bütün halk kültürlerinde görebiliriz. O zaman halk kültüründeki bu kavramlar evrensel bir motif olarak bütün sanat yapıtlarında kendini gösterir.
Örneğin Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı, Tahsin Yücel’in Yalan’ı, Albert Camus’un Yabancı’sı…hep birer kavramı karşılayan yapıt adlarıdır. Bu yapıtlar da o ulusun kendi kültüründeki motifleri yapıt içerisinde açar.
Bir de Alman karikatürist Thomas Körner’ın şu karikatürünü görelim.
TOM: Thomas Körner, 1964’ten beri Çiziyor. Berlin-Kreuzberg’te yaşıyor.
Bu karikatürün teması, kişiler arası bir ilişki üzerine kurulmuştur.
Odada yatan bir dalgıcın(adam) kadınla (eşiyle)olan ilişkisi öne çıkıyor. Buradaki mizah unsuru kadının elinde sarkıttığı köpekle adam arasında bağlantıdır. Köpeğe bağlanan ya da takılan nesne köpek balığının yüzgecidir. Böylece köpek ile balık yüzgeci okurda (karikatürü bakan kişide) köpekbalığı çağrışımı uyandırıyor. Adamdaki yüzme paletleri ile köpeğe bağlanan yüzgeç arasındaki ilişki bize ikinci bir çağrışıma götürür. Bu da karikatürdeki olay örgüsünü ortaya koyar. Buradaki görsel metinin(karikatürün)yapısını belirleyen; olay örgüsü, yer, zaman ve kişiler bütünlüğüdür.
Karada(odada) bir deniz havası yaratılarak, köpekbalığının (köpek ve balığın ‘köpeğin sırtındaki yüzgeç’ ile oluşturulan köpekbalığı bireşimi) saldırganlığı ile ilgili mizah olgusu öne çıkıyor.
Karikatürdeki bu durum, kadın erkek ilişkilerini kızgınlık, öfke, saldırı ve tepki…biçiminde birer kavramlar bütünü olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu, Batı kültürünün davranışsal bir kişilik yansımasıdır.
Çağımız sanatçısı olan Thomas Körner kızgınlık, öfke, saldırı ve tepki gibi kavramları halkının yaşam biçiminden alarak birer evrensel motif olarak karikatürüne yansıtmıştır.
Sonuçta karikatür ve yazın gibi sanatlar, evrensel motifleri ulusların yaşam kültürlerindeki kavramlardan alırlar, diyebiliriz.
YAYIMLANDIĞI YER :
KUŞADASI’NDA ÖYKÜYE VE ŞİİRE YOLCULUK 5. KİTAP
KUŞADASI BELEDİYESİ KÜLTÜR HİZ.
EKİM 2008
Hasan Efe
hasanefe35@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder