10 Mayıs 2010

Aşkın Ayrancıoğlu'nun "Benzer Karikatür" Açıklaması!

“BENZER” KARİKATÜR(ÜM) ÜZERİNE…

Buca Belediyesi’nin 4. karikatür yarışmasında finale kalan karikatürlerin büyük çoğunluğunun “benzer”lerini sevgili İsmail Kar’ın sitesinde izliyoruz. Önümüze konan bu tabloyu genel bir bakışla değerlendirdiğimizde jürinin neredeyse daha önce benzerleri yapılmış karikatürleri seçmek için uğraştığını düşünebiliriz. Ancak, örneğin Mehmet Zeber’in –ahşap evi korumak için yangın tüpü bulundurulmasını anlatan- karikatürüyle Muammer Kotbaş’ın –ormanda ağaçlara yangın tüpü asılmasını anlatan- karikatürünün bile benzer olarak sunulması (Mehmet Zeber ve Murat Gök’ün karikatürleri arasındaki benzerlik konumuzun dışında oluyor, çünkü aynı yarışmaya gönderilmişler) ortada –çizerleri zan altında bırakabilecek- kolaycı bir tutumun olduğunu düşündürüyor…

Bu arada belirtmeliyim, Murat Gök’ün başına gelen durumun benzerini ben de birkaç yıl önce İzoder yarışmasında yaşamıştım. Benimle aynı espriyi bulan arkadaş ödül alırken –albüm gelmediği için bilemiyorum- benim karikatür belki de sergiye bile değer görülmemişti… Sanat eserinin değeri yarışma jürilerin değerlendirmesine göre belirlenmez. Çünkü onların da kendi sanatsal beğenileri vardır ve bu durum seçimlerinde etkili olabilir. Evrensel sanat birikimini, sanatsal yaratım çeşitliliğini özümsemiş yetkin jüri üyeleri her zaman bulunamayabilir… Ama böyle jüriler bulunduğunda da aynı yarışmaya gönderilmiş aynı esprili karikatürlerin aynı değeri göreceğinin de garantisi yoktur. Çünkü bir de içeriğin biçimlendirilmesi sorunsalı vardır ve bu da jüri değerlendirmelerinde önemlidir. Bu bağlamda ben Murat Gök’ün jüri değerlendirmelerini (ödül kazandığında bile) fazla dikkate almadan ve yılmadan üretmeye/yaratmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyorum…

Konuyu daha fazla dağıtmadan “benzer” karikatür(üm) sorunsalına gelmek istiyorum… Buca Belediyesi 4. karikatür yarışmasında finalist olan ve İsmail Kar’ın benzerlerini yayımladığı karikatürler arasında benim de karikatürüm bulunuyor… Değerli çizer Atila Yakşi’nin karikatürüyle benzer…

Yakşi’nin karikatürünü daha önce gördüğümü hatırlamıyorum. Ama görseydim de şu anda “benzer” diye sunulan karikatürümü yine yapardım. Çünkü son tahlilde karikatürümün vermek istediği düşünce tamamen farklı. Ayrıca bir binanın kitap biçiminde düşünülmesi Atila Yakşi’ye ait bir imge değil. Ekte verdiğim örneklerden de anlaşılacağı gibi binanın kitap olarak kullanıldığı –karikatür, fotomontaj, üç boyutlu tasarım, resim, kitap kapağı gibi- pek çok çalışma görülebilir. Öyleyse buradaki benzerlik –kitabın bina olarak düşünülmesi bağlamında- yüzeysel bir benzerliktir…

Aşağıda verdiğim örneklerden de anlaşılacağı gibi binanın kitap olarak kullanıldığı –karikatür, fotomontaj, üç boyutlu tasarım, resim, kitap kapağı gibi- pek çok çalışma görülebilir. Öyleyse buradaki benzerlik –kitabın bina olarak düşünülmesi bağlamında- yüzeysel bir benzerliktir…

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

Nasıl ki bir kitabın içeriğiyle ilgili en çarpıcı anlatım kapağında biçim buluyorsa, ya da bir kitabın kapağındaki görsel imge kitabın içinde yaşam buluyorsa... tarihsel değerler de kentin içinde özellikli ve ayrıcalıklı alanlardır… Bu düşünceyi anlatan karikatürüm gibi, -binayı kitap olarak kullandıkları halde- Atila Yakşi’nin, Firuz Kutal’ın, Burhan Demircan’ın ekte görülen karikatürleri… hepsi farklı sorunsalı olan farklı karikatürlerdir. Bu, zenginliktir.

Yüzeysel benzerlikleri öne çıkartarak sanatsal üretimdeki zenginlikleri gölgelememek gerekiyor. Benzerlik olayına bir de bu pencereden bakmalı…

Bitirirken şunu da belirtmem gerek; (bundan sonra çıkar mı bilemem ama…) “binadan oluşan bir kitabın kapağında tarihi eser görülen” bir karikatür olsaydı söz konusu olan… karikatürüm zenginlik değil -ister istemez- fakirlik örneği olurdu…

Aşkın Ayrancıoğlu
aayrancioglu@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder