Türkiye ciddi anlamda ikilemlerin yaşandığı bir ülke. Her malın hem en kalitelisini üretip satıyor, hem de en kalitesizi ithal edip tüketiyoruz. Resimli çocuk kitapları da bu durumdan nasipleniyorlar. Ama şu farkla; hem çeviri hem telif yayın yapan yayınevlerinin ithal kitapları ne denli albenili ve güzelse, yerli ürünlerinin o denli özensiz, niteliksiz ve zevksiz olduğunu görüyoruz.
Bu durumu nasıl açıklamalı? Türkiye’de iyi çizerler mi yok? Kaliteli illüstrasyon yapan ressamlarla çalışmak, onları arayıp bulmak, onların teliflerini ödemek çok mu zor?
Konuya farklı yaklaşımlardan farklı açıklamalar getirmek mümkün. Ancak kanaatimce sorunun temelini Türk insanının çok küçük yaşlardan itibaren sağlam bir sanat eğitimi alamayışlarında aramak gerekir.Kendileri belli bir eğitimin, tüketimleri itibarıyla belli bir kalitenin üzerinde olan bir çok eğitimci ve öğretmen bana nitelikli çocuk kitabını nasıl ayırt edebileceklerini soruyorlar. Böyle bir soruyla çok sık muhatap olunca anlıyorsunuz ki ister öğretmen olsun, ister bürokrat olsun ya da tüccar, insanımız yetişirken temel sanat eğitimi almadığı gibi, sonraki dönemlerinde de bu eksikliği giderecek kişisel bir eğitim talebinde bulunmuyor.
Suluboya tarzında, iyi bir ustanın fırçasından çıkma bir kitap yerine bilgisayarda boyanmış, parlak renkli, siyah konturlu perspektiften ve estetikten uzak kitapları beğenen ve tavsiye eden yetişkinlerin çoğunlukta olduğu bir ülkede, yayıncılar bir yandan kendi estetik zevklerini besleyen, dünya ölçeğinde prestij kitaplar yayınlarken popüler zevke de uyan, ucuza mal olan, ortak beğeniye hitap eden yayınlar da üretmek durumunda kalıyorlar.
Oysa ülkemizde; Türkiye’yi uluslar arası platformda temsil eden, yarışmalarda ödül alan, hatta yurtdışındaki yayıncılarla çalışan, göz nurlarını çocuk kitaplarına döken ustalar mevcut. Ne yazık ki yayıncılar genel geçer zevke uygun kitap üretme kaygısı taşıdıkları için bu sanatçıları doyuracak nisbette proje üretemiyorlar.
Bu durum nasıl aşılabilir?
Kanaatimce, yapılması gereken en önemli çalışma; çocuk yetiştirilirken ona sunulan ürünün estetik değerinin kendi gelişimine olan katkısını çok iyi açıklamaktır. Bu hem ebeveynler düzeyinde hem öğretmenler düzeyinde yapılması gereken çok yönlü bir çalışmadır. Aslında hiç de kolay bir iş değil. Toplumda okuma kültürünü yaygınlaştırmak, çocuklarımızın okuma eşiğini yükseltmek nasıl bir devlet politikası olarak ele alınması gereken ve kişisel çabaların ötesinde bir işse, toplumun estetik zevkini geliştirmek, yetişkinlerini, çocuğa kitap alma kararı veren bireylerini bu konuda eğitmek çok daha zor bir görev. (20.06.2008)
Dr. MELİKE GÜNYÜZ
1968 yılında Erzurum’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra 1991 yılında Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. 1992-1994 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı’nda İngilizce öğretmenliği yaptı. “Bursalı Talip Divanı, Edisyon Kritik, İnceleme” adlı tezi ile 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2003 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan, “Ahmedî Divanı’nın Tahlili” adlı eseriyle doktor unvanını aldı. 1994 yılından beri Erdem Yayınları’nda editörlük ve yayın yöneticiliği yapmakta ve çocuk masalları üzerinde çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk annesidir.
Yayımlanmış çocuk kitaplarından bazıları şunlardır:
Ay Dede, Erdem Yayınları, 2006
Şarkıcı Gukki, Erdem Yayınları, 2006
Tükenen Kalem, Erdem Yayınları, 2006
Küçük Şıpır Arkadaş Arıyor, Erdem Yayınları, 2006
Süper Böcek, Erdem Yayınları, 2006
Timsah Temsi, Erdem Yayınları, 2006
Güvercin Toplantısı, Erdem Yayınları, 2006
Mavi Gaki, Erdem Yayınları, 2006
Kaynak:
Sanat Alemi
Sanat Alemi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder