28 Eylül 2008

‘Biz Cafcaf’çıyız, İndigo Çocuklar Değil’

Biz Cafcaf’çıyız, indigo çocuklar değil’
On yedi aydır yayınlanan mizah dergisi Cafcaf, haftalık olarak okuyucuyla buluşma kararı aldı. Ekim ayı ortalarında piyasaya çıkacak mufazakâr mizah dergisinin hedefi, 40 bin okura ulaşmak. Diğer mizah dergilerinin yaptığını ‘indigo çocukluk’ olarak gören ekip, ahlakî ve kültürel değerlere uygun bir mizah anlayışıyla okurlarının karşısına çıkacak. Şimdi yeni yayın için kafa kafaya veren Cafcaf ekibi, okurlardan paradan önce abone olma sözü istiyor.

“40 bin satsak yeter, kırk bin birinci okuru istemiyoruz”
Bu gençler çıldırmış olmalı!.. Türkiye’de ahlaki ve kültürel değerleri aşağılamayan bir mizah dergisinin olmamasını kafaya takan bir grup ‘rahatsız’ (!) haftalık bir mizah dergisi için kolları sıvadı. Gerçi buna dereyi görmeden paçayı sıvamak da denebilir. Zira dergi çıkarmayı kafaya koyan bir grup yazar ve çizerin arkasında ne bir sermaye desteği var ne de bir patron. Okuruna güvenen bağımsız ve bağlantısız bir dergi düşündükleri. Hatta ilginç bir kampanya yürütüyorlar şu günlerde. İnternet sitesi üzerinden ya da cep telefonundan üç aylık abone sözü vererek bu oluşumu ve dergiyi desteklediğinizi beyan ediyorsunuz. Üç aylık abone bedeli olan 20 YTL’yi de dergi çıktıktan sonra ödüyorsunuz. Bu şekilde 10 bin okurun sözü alındığında da nur topu gibi haftalık bir mizah dergimiz olacak. Şu ana değin abone olma sözü veren kişi sayısı iki bini buldu.

Bahsettiğimiz mizah dergisinin ismi Cafcaf. Daha önce Genç Dergisi’yle birlikte aylık olarak dağıtılan ve 17 sayı yayınlanan Cafcaf, şimdi ekim ayının ortalarında haftalık olarak piyasaya çıkacak olmanın heyecanını yaşıyor. Cafcaf dergisinin bir mizah dergisinden umulan performansı gösterdiği söylenemez elbette. Bunda hem dergininin aylık olması nedeniyle güncelden uzak kalmasının nedenleri var hem de ekibin uzun yıllardan sonra ilk kez bir araya geliyor olmasının acemiliği. Şimdi bütün bu başarılı ve başarısız mizah dergisi denemelerini bir kenara bırakıp yeni bir hamle yapan Cafcaf, muhafazakâr kesimin gülümseyen yüzü olmayı hedefliyor. 24 çizer ve 6 kişilik bir yazar kadrosunu tek başına toparlayarak ‘gaza’ getiren Asım Gültekin, çok satmak istemediklerini belirterek çok mütevazı olduklarının da altını çiziyor: “40 bin satsak yeter, kırk bin birinci okuru istemiyoruz. Okura ‘Bizi patronlara muhtaç bırakma.’ diye çağrı yapıp, dergi daha basılmadan onlardan söz alıyoruz. Parasını sonra öde, yeter ki bu çabaya destek ver.”

‘Namaz-niyaz-mizah’
Mizahın bir şeylerden rahatsız olanların işi olduğunu söyleyen Cafcaf’ın Yayın Yönetmeni Asım Gültekin, ters giden bir şeyleri düzeltmeye çalışmak için illaki bir örgüt veya siyasi oluşum gerekmediğini, güzelin mizahla da keskin bir biçimde gösterilebileceğini söylüyor. “Her şey daha iyi olursa zaten mizah dergisi çıkarmayız, vazgeçeriz. Bir iddiamız var. Ekibimizin zeki, kafası kayık olmayan tiplerden oluştuğunu söylemeliyim. Namazında niyazında arkadaşlarız. Kimimiz 30 yıldır bu işi yapıyor, kimimiz 10 yıldır. Yeni başlayıp ‘Abi ben de namaz kılıyorum, sizde çizebilir miyim?’ diyenlere ‘Allah kabul etsin’ diyoruz. Acemiliklere namaz toleransı göstermeye niyetimiz yok. Çalışırsa, az zamanda çok iş yaparsa ondan devlet başkanı bile yaparız, niye çizer yapmayalım?” diyen Gültekin, güncel espriler, çizgi hikâyeler yanında dünyadaki çeşitli ülkelerden çizerlerin karikatürlerine de yer vereceklerini belirtiyor. İslami ve kültürel değerleri kollayan bir mizah dergisi yapacaklarını kaydeden Gültekin, “Piyasadaki mizahçılar indigo çocukluk yapıyorlar, her şeyle kavga edip dalga geçiyorlar. Bizim haksız birini destekleyen espriler yerine haklı birini daha üste çıkaracak bir espri anlayışı tesis etmemiz lazım.” şeklinde konuşuyor.

Mizah Derneği kuruldu
Normal mizah dergisi boyutlarında çıkarılması planlanan Cafcaf’ın yayın tarihini okur belirleyecek. Şu an iki bine kadar ulaşan abone sayısı 10 bine ulaştığında dergi uzun soluklu bir yürüyüşe çıkmış olacak. Tabii dergi abonelik dışında gazete bayileri yoluyla da satılacak. Diyelim bu çaba yankı bulmadı? Gültekin bu durumda aylık mizah dergisine yöneleceklerini belirtiyor. “Muhafazakâr kesimin hassasiyetleriyle oluşturulan bir mizah dergisine ihtiyaç var. Hatta Cafcaf bünyesinden ikinci bir mizah dergisi çıkarabilmeli, yazı ağırlıklı bir mizah dergisi de olmalı. Çocuklara yönelik bir mizah dergisi de yapılmalı.” diyen Asım Gültekin, projeyi geniş tutuyor.
Derginin altyapısını sağlam tutmak için çizer Ahmet Kesgin’in başkanlığında ‘Mizah Derneği’ni de kurduklarını söyleyen Gültekin, bu dernek çatısı altındaki çizerlerle örgütlü şekilde aktiviteler yapacaklarını, söyleşiler, karikatür kursları ve sergilerle mizah konusunda bir farkındalık oluşturacaklarını ifade ediyor. Derginin çizerlerinden Önder Yavuz ise üsluplarından taviz vermeden yola devam edeceklerini belirterek, “Biz karşı tarafla dalga geçmek yerine kendimizle özeleştiri yapacağız. Cafcaf’ın farklılığı da bu.” diyor. Bilgi için http://www.cafcafdergisi.net/ adresine bakabilirsiniz.

Önce söz, sonra para ver
Ekim ayının ortalarında haftalık olarak yayınlanmaya başlayacak Cafcaf, muhafazakâr kesimin gülümseyen yüzü olmayı hedefliyor. Bunun için okurlardan önce dergiye abone olma sözü vermeleri isteniyor, parası ise dergi yayınlandıktan sonra tahsil edilecek. 3 aylık abone bedeli 20 YTL. www.cafcafdergisi.net adresinden veya 0505 264 52 80 No’lu telefona isim ve adresinizi SMS yoluyla göndererek abone olabilirsiniz. Haydi bakalım, bu mizah trenini kaçırmayın. Zira dergi 40 bin okura ulaştığında yeni okur kabul etmeyecek.

“Mizah okuru Stockholm sendromuna yakalanmış”
Bahadır Cevizci:
Mizah dergisi çıkaran insanların kültür anlayışı, halkın genelinin kabul gördüğü kültür anlayışından gelmiyor. O agresiflik ve acımasız dürtüsü buraya ait olmamaktan kaynaklanıyor. Bizim onlarla kendimizi mukayese edebilmemiz mümkün değil. Biz halkın geneli tarafından kabul edilmiş bir kültürün içinde, daha büyük bir dilim içerisindeyiz. Ama bu yanlışı söylemeyeceğimiz anlamına gelmeyecek. Mizahçıyı ortaya çıkaran şey sıkışmışlık duygusudur. Karşı taraf nefretle mizah yapıyor, bizimkisi özeleştiri olacak. Birçok sayfasında okuruna hakaret eden dergiler var ve insanlar da bir süre sonra bunu kanıksamaya başlıyorlar. Stockholm sendromu olarak da adlandırılabilir bu. Güçlü olanın haklı-haksız olduğuna bakmaksızın yaptığını, onun doğru yaptığını kabul etme dürtüsü bu. Ancak bir noktadan sonra bu öfkeye dönüşüyor.

“Mizahla kendimizi kurtaracağız”
Yusuf Kot:
Bir adama sadece göbekli demek yetmez, göbeğin neden kötü olduğunu da izah etmek lazım. Bizim tam karşı cephemizde olanlar, bizim hayatı onlar için cehennem haline getirdiğimizi düşünüyorlar, biz de onlara imtihanımız olarak bakıyoruz. Dolayısıyla bizim için asıl önemli olan imtihanla baş etmek. Başımıza gelen musibetler bizim yanlışlarımızdan kaynaklanıyordur diye düşünüyoruz. Biz yanlışları düzeltmeye yönelik bir mizah yapacağız. Mizahla kendimizi kurtaracağız.

“Entelektüel bir mizah dergisi olacağız”
Kerem Abadi:
Gülmeden, şakalaşmadan geçen bir hayat ruhu eksiltir. Mizah diyalog sağlıyor. Var olan mizah dergisinde bireysellik çok ön planda. Biz genel Türk ahlak ve değerlerini yaralamamaya dikkat ediyoruz, en büyük farkımız bu. Mizah dergilerinde daha çok Müslüman denilen insanların düşüncelerine terbiyesizlik yapıyorlar. Biz hiçbir inanca karşı terbiyesizlik yapmayacağız. Çizginin her iki tarafına karşı da sorumluluğumuz var. Entelektüel bir mizah dergisi olsun istiyoruz.
Ropörtaj: Salih Zengin

Kaynak:
Zaman-Gençlik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder