28 Haziran 2011

Eşme Festivalinde "Çevre Karikatürleri" Sergisi!

EŞME FESTİVALİNDE “ÇEVRE KARİKATÜRLERİ” SERGİSİ
Uşak’ın Eşme İlçesi, 18. Uluslararası Turistik Kilim, Kültür ve Sanat Festivalinde karikatür sergisine ev sahipliği yaptı. Karikatürcüler Derneği İzmir Temsilciliği “Çevre” konulu karma sergiyi bir hafta boyunca Eşme halkının beğenisine sundu.

Birçok dalda etkinliklerin düzenlendiği şenlik 3 gün sürdü. Karikatür sergisine gösterilen yoğun ilgiden mutlu olduklarını belirten Belediye Başkanı Ahmet Yıldırım; “3 yıldır ağırladığımız İzmirli karikatürcüler, her yıl değişik konularda açtıkları sergi ile festivalimizi renklendiriyor” dedi. Sergi açılışına Uşak Valisi Özdemir Çakacak, İlçe Kaymakamı Mustafa Üner, Uşak Milletvekilleri Dilek Yılmaz, Mehmet Altay, İsmail Güner, Merkez Bankası Eski Başkanı Durmuş Yılmaz ve kalabalık mizah severler katıldı.

İzmirli çizerler Mehmet Aslan, Sezer Odabaşıoğlu, Özhan Mercan ve Mustafa Yıldız sergi açılışında hazır bulundu. (Karder İzmir)

Güngör Kabakçıoğlu'nu Kaybettik!

Güngör Kabakçıoğlu'nu Kaybettik!
Emre YILMAZ
- Büyük karikatürist Güngör Kabakçıoğlu bugün aramızdan ayrıldı. Son dönemlerde en büyük korkum bu haberi Obur Mizah’ta paylaşmaktı. Ne yazık ki korktuğum başıma geldi. Benim için çok özel bir yeri olan çok büyük bir “USTAMDI”. Karikatüre yeni başladığım dönemlerde ilk karikatür albümünü aldığım “USTAMDI”. Sonrasında O’nunla yüz yüze tanışacağımı ve çok yakınlaşacağımı hiç tahmin etmemiştim.

Bu “KOCAMAN” yürekli insanla 2008 yılında Abidin Dino için hazırladığımız ve kendisininde bir karikatürüyle katılıp beni dünyanın en mutlu insanı ettiği sergimizde tanışmıştık. İlk aldığım karikatür albümünün çizeri, karikatürlerine hayran olduğum insan çıkıp gelmişti. Ne kadar “İNCE” bir insan olduğunu da adıma imzalayıp hediye olarak getirdiği albümüyle ve hala duvarımda asılı olan çizmiş olduğu portremle gösterdi. Güngör Hocamı tanıdığım için kendimi çok şanslı hissetmekte hiç de haksız değilim. O’na ne kadar teşekkür etsem azdır. O bana nasıl insan olunur onu gösterdi. Bilmem O’nun kadar insan gibi insan olabilirmiyiz ama bana en azından yolunu gösterdi. Bundan böyle her ay yaptığımız telefon görüşmelerinde O’nun sesini duyamayacağım. Ama her zaman yüreğimin en güzel yerinde yer almaya devam edeceksin Hocam.
Seni Hiç Unutmayacağım ve Çok Özleyeceğim Güzel Ustam…

Emre YILMAZ
oburmizah@gmail.com
http://oburmizah.com/wp/

NOT:
Güngör Kabakçıoğlu'nun cenazesi, 29 Haziran Çarşamba günü Levent Camiinde kılınacak öğle namazına müteakip, Kilyos Aile Mezarlığında toprağa verilecektir.

23 Haziran 2011

Çizgi Roman Derneği Logo Yarışması Sonuçlandı!

Tasarım - Şebnem Rukiye Güzey

Çizgi Roman Derneği Logo Yarışması Sonuçlandı!
Çizgi Roman Derneği aradığı logosuna kavuştu. Necmi Yalçın, Alişan Cengiz, Ümit Kireççi, Sinan Gürdağcık, Fuat Aktüre ve Talat Güreli'den oluşan jürinin oylarıyla adaylar arasından Şebnem Rukiye Güzey'in tasarımı sıyrılarak birinci oldu.
Şebnem hanımı tebrik ediyor, Çizgi Roman Derneği'ne ilerleyeceği zorlu yolda başarılar diliyoruz! (Ç.R.O.P)

22 Haziran 2011

Kocaeli Logo Ve Sloganını Arıyor! (30 Eylül 2011)

Kocaeli Logo Ve Sloganını Arıyor
Kocaeli Valisi Ercan Topaca, basın toplantısı yaparak MARKA (Doğu Marmara Kalkınma Ajansı) tarafından başlatılan Marka Kent Kocaeli Logo ve Slogan yarışması hakkında bilgi verdi.Herkesin en fazla iki çalışmayla katılacağı yarışmanın birincisine 7 bin 500 TL verilirken logo kamu ve özel kurumlarda kullanılacak.
ÖNEMLİ İŞBİRLİĞİ
Valilik 100.Yıl Toplantı Salonu`nda gerçekleşen toplantıya MARKA Genel Sekreteri Erkan Ayan, KOÜ rektör Yardımcısı Arif Demir ve proje ortakları katıldı. Vali Topaca, yarışmanın MARKA, Valilik, İl Özel İdaresi, İl genel Meclisi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, KSO, KOTO ve KOÜ işbirliğiyle düzenlendiğini ifade etti.
KENTİN EKSİĞİ
Kentlerin tanınmasında ve akılda kalmasında marka, slogan ve logolarının önemine dikkat çeken Topaca, ‘`Kenti simgeleyen unsurların bir arada olduğu logo akılda kalıcı olur. Kentimizin büyük eksiği bu şekilde kapanacak. Yarışma MARKA`yı içine alan beş ilde eş zamanlı başladı``dedi.
BİRİNCİYE 7 BİN 500 TL
Yarışmaya dünyanın her yerinden katılım olabileceğini de hatırlatan Topaca, ‘`Bir kişi en fazla iki çalışmayla katılabilecek. Diğer illerdeki yarışmalara katılmak isteyenler de en fazla iki logo ve sloganla yarışmaya girebilecek. Yarışmanın birincisine 7 Bin 500 TL, ikincisine 5 Bin TL, üçüncüsüne 3 Bin TL verilecek``dedi.
KATILIM ÜCRETSİZ
Logo ve tasarımların bölgesel değil Kocaeli`yi kapsayacak şekilde olacağı gibi, yarışmaya amatör ve profesyonel herkesin ücretsiz olarak katılabileceğini dile getiren Topaca, internet ve posta ile teslim edilen çalışmaların seçici kurul tarafından belirlendikten sonra halk oylamasına sunulacağını ifade etti.
HALK OYLAMASINA SUNULACAK
Topaca şöyle devam etti; ‘`Seçici kurul beş eser seçip internet ve sokak anketi ile halk oylamasına sunacak. İlk üç dereceği halk belirleyecek. Yarışma bugün başladı. Son teslim tarihi 30 Eylül 2011. Seçici kurul 3-7 Ekim`de toplanıp seçilen eserleri 7 Ekim`den itibaren halk oylamasına sunacak. Sonuçlar 7 Kasım`da açıklanacak``dedi.
HERYERDE KABUL GÖRECEK
Birinci seçilen logo ve sloganın resmi-genel bir çok kurumda kabul görür olacağını da sözlerine ekleyen Topaca, ‘`Yarışmaya katılmakisteyenler marka.org.tr adresinden başvuru yapabilir. Kocaeli hem sanayi, hem turizm hem körfeziyle çok özelliği olan bir il. Umarım hepsini kapsayan bir logo ve slogan ortaya çıkar``dedi.

Daha fazla bilgi için
http://www.marka.org.tr

YENİ AKREP Dergisi'nin 100. Sayısı Yayınlandı!

Dergiyi PDF Formatında okumak için TIKLAYINIZ

Hüseyin ÇAKMAK
cakmak@kibris.netv
http://yeniakrep.org/

21 Haziran 2011

Çocuk Hakları Karikatür Sergisi Adana'da Açılıyor!

ÇOCUK HAKLARIKARİKATÜR SERGİSİ
Acıbadem Adana Hastanesi ve Mersin Çocukları İstismar ve İhmalden Koruma Derneği’nin birlikte organize ettikleri “Karikatür ve Çocuk Hakları” karikatür sergisi 23 Haziran 2011 tarihinde Acıbadem Adana Hastanesi girişinde saat 12:30’da düzenlenecek bir kokteyl ile açılıyor. Sergi 30 Haziran 2011 tarihine kadar açık kalacak. Sergide 8 çizerden toplam 44 karikatür yer alıyor.

Katılan sanatçılar;
HAYATİ BOYACIOĞLU (ALMANYA), SEYRAN CAFERLİ (AZERBAYCAN), HÜSEYİN ÇAKMAK (KKTC), İSMAİL DOĞAN (BELÇİKA), HALİS DOKGÖZ (TÜRKİYE), MEHMET GÖLEBATMAZ (TÜRKİYE), ERDOĞAN KARAYEL (ALMANYA), FİRUZ KUTAL (NORVEÇ).

Adres:
Cumhuriyet Cad. No: 66 01130 Seyhan / Adana

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

Halis Dokgöz
halisdokgoz@gmail.com

10 Haziran 2011

LIDJESTANB​UL 2010+1 Etkinlikleri!


Beyoglu Belediyesi Kültürlerarasi Sanat Diyaloglari günleri !..
Galata Kulesi Meydani..
19-20-21.06.2011
MEHMET AYDOGDU - ISMAIL DOGAN- THERESE DORREN
çagdas sanat performansi ...

İsmail Doğan
ismadog@hotmail.com
www.sinirsizkarikatur.blogspot.com

09 Haziran 2011

Pera Müzesinde Karikatür Atölyesi!

Pera Müzesinde Karikatür Atölyesi!
Ümit Kireççi ve Necmi Yalçın yönetiminde gerçekleşecek Karikatür Atölyesi, çizgi roman tarihinin incelenmesiyle başlıyor, etkinlik, çizim ve teknik bilgilerin anlatımıyla sürüyor, karikatürde espri ve mizah üretme üzerine çalışmaların da yapılacağı atölye, karikatür tiplemeleri ve taslak çizimleriyle sona eriyor.

Tarih:
21, 22, 23 Haziran 2011
Saat:
11.00-13.00
13.30 - 15.30
Yaş grubu ve fiyat:
7-12 yaş grubu
30 TL
20 kişi ile sınırlı
İletişim Bilgileri
Meşrutiyet Caddesi No.65
34443 Tepebaşı - Beyoğlu - İstanbul
Tel. + 90 212 334 99 00
Fax. + 90 212 245 95 11
info@peramuzesi.org.tr

Ümit Kireççi
umitlila@yahoo.com
Ç.R.O.P

YİBO'lar Şenliğinde Karikatür ve Resim Sergisi!

YİBO’LAR ŞENLİĞİNDE KARİKATÜR VE RESİM SERGİSİ
Sinop ve ilçelerinde bulunan 13 YİBO’nun (Yatılı ilköğretim bölge okulu) katıldığı şenliklerde, eğitimci-karikatürist Aşkın Ayrancıoğlu’nun yetiştirdiği öğrencilerin ulusal ve uluslar arası karikatür ve resim yarışmalarında ödül kazanan eserlerinden oluşan sergi Sinop Kemalettin Sami Paşa Kapalı Spor Salonu’nda açıldı.
Açılışını Sinop Valisi Dr. Ahmet Cengiz ve eski Sinop Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu’nun birlikte yaptığı sergide Aşkın Ayrancıoğlu’nun yetiştirdiği öğrencilerin ulusal ve uluslar arası yarışmalarda ödül kazanmış 25 eseri yer aldı. Sergi 7-8 Haziran tarihleri arasında açık kaldı ve yüzlerce sanatsever tarafından gezildi. (Aşkın Ayrancıoğlu)














06 Haziran 2011

Toplumu Oluşturan Bireyin Tutum ve Davranış İlişkilerini Karikatür İle Okuma!

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

Hasan Efe
hasanefe35@hotmail.com

05 Haziran 2011

Fatih'in Meşhur Fetih Tablosunun Ressamı Kim?

Hasan Rıza'nın Tablosu - Fausto Zonaro'nun Tablosu

Fatih'in meşhur fetih tablosu zannedildiği üzere Fausto Zonaro'nun mu, yoksa Hasan Rıza'nın eseri mi?

İstanbul'un fethi dendiğinde zihnimizde canlanan şeylerden biri de Fatih Sultan Mehmed'in şehre girişini gösteren tablodur. Bu tabloda Fatih, beyaz bir at üzerinde zırhlı olarak tasvir edilmiştir. Hemen arkasında; bir tanesinde fetih suresinin ilk iki ayeti, diğerinde de kelime-i tevhid yazılı iki al bayrak bulunmaktadır.

Fatih'in atının hemen sağ yanında, hocası Akşemseddin'i görürüz. Yerde insan cesetleri, cansız at bedenleri vardır. Fetih ordusu şehre girmekte ve mukaddes bir an yaşanmaktadır. Fetih gününü anlatan bu nefis tabloda Fatih'in atının sol yanında sakallı bir yeniçeri görürüz. Tüfeğini çapraz tutmuş bu asker, o anı tuvale geçiren ressamın ta kendisidir.

Sultan Abdülhamid Han'ın emriyle yapılan bu eser, “Ressam-ı Hazret-i Şehriyarî” unvanıyla saray ressamlığı görevini icra eden Fausto Zonaro'ya aittir. 1905 yılında tamamlanan eserde Zonaro, kendisini fetih ordusunun bir askeri olarak göstermiştir. Bu bir imza tekniğidir. Ve Zonaro esere kendisini o kadar mahir bir şekilde kompoze etmiştir ki onu tam bir Türk askeri olarak görürüz.

Ne var ki bu tablo bir röprodüksiyondur. Eserin aslı Hasan Rıza isimli bir Türk ressama aittir. Hasan Rıza'nın eseriyle Zonaro'nun eseri o kadar aynı o kadar aynıdır ki sağdaki zenci askerden Fatih'in duruş şekline, yerdeki cesetlerden duvar perspektifine kadar her şey “hüvesi hüvesine” aynıdır. Farklı olan tek şey vardır iki eser arasında: Fatih'in sol yanındaki yeniçeri.

Hasan Rıza, Zonaro'dan daha mahir bir şekilde yerleştirmiştir kendini kompozisyona. Pala bıyıklı, pehlivan yapılı bir insan olan Hasan Rıza, esere daha bir yakışmaktadır. Zira, fethin “ni'mel-ceyş” diye tavsif edilen kutlu askerleri arasında bir ecnebiyi görmektense bir Osmanlıyı görmek yeğdir.

1898 yılında yani Zonaro'dan yedi yıl evvel eserini tuvale döken Hasan Rıza'nın fethe dair tek çalışması bu değildir. Yetmiş iki pare geminin karadan Haliç'e indirilişini tasvir eden bir eserin yanı sıra ordu-yı hümayunun toplarla Edirne'den hareket edişini de tuvale geçmiştir Hasan Rıza. İstanbul Askeri Müze'de bulunan bu tablolarda savaş havasının ve milli hissin net bir şekilde görülmesi Hasan Rıza'yı diğer savaş ressamlarından ayırmaktadır.

Hasan Rıza'nın bu başarısı onun ilk resim tecrübelerini savaş meydanında gerçekleştirmesinden ileri gelir. Osmanlı-Rus savaşı patlak verdiğinde Bahriye Mektebi'nde bir talebe olan Hasan Rıza, söz konusu savaşa gönüllü olarak katılır ve savaşı resmetmekle görevli bir İtalyan ressamın yanına muhafız olarak verilir. Ressam, Hasan Rıza'daki resim kabiliyetini kısa sürede fark eder ve onunla özel olarak ilgilenmeye başlar.

Derken savaş biter ve Hasan Rıza okuluna döner. İtalyan ressam ile irtibatı devam etmektedir. Aynı yıl Hasan Rıza'ya Sultan Abdülhamid Han'ın “Sultaniye” adlı yatının iç tezyinatını yapma görevi verilir. Devrin Bahriye Nazırı, bu işi büyük bir maharetle tamamlayan Hasan Rıza'yı -henüz mezun olmamasına rağmen- “subay” rütbesiyle ödüllendirir. Fakat bu hadise, Hasan Rıza'nın askerliğe veda etmesine sebep olacaktır. Diğer öğrenciler bu durumu hazmedemedikleri için Hasan Rıza'ya tavır koyarlar. Onuruna çok düşkün olan Hasan Rıza askerliği bırakır ve kendisini resme verir. On yıl boyunca Napoli, Roma, Floransa gibi şehirlerde sanat faaliyetlerine katılır, kendini geliştirir.

Yurda döndüğünde donanmaya katılması teklif edilmiş olsa da o, resimle ilgilenmek istediği için bu teklifi reddeder. Edirne'ye yerleşir. Karaağaç'ta bir sanat atölyesi açar. Bir yandan da kurmuş olduğu Numune-i Terakki Mektebi'nin müdürlüğünü yapmaktadır. Karaağaç'ta geçirdiği huzurlu günler, onda Osmanlı tarihinin mühim olaylarını resmetme isteği uyandırır. Ve Hasan Rıza müthiş bir şevkle tarihimizin zaferlerini tuvale aksettirmeye koyulur.

“Birinci Viyana Muhasarası” adlı tablosu o kadar canlıdır ki kendinizi savaşın ortasında sanırsınız. Arka planda, toz bulutunun yanından Viyana'nın kuleleri görülmekte; padişahı korumaya çalışan askerlerle düşman kuvvetleri birbirine girmektedir. Bu tabloya bakarken kılıç ve nal seslerini duyar gibi olursunuz. Atlar ve askerlerdeki figüratif başarının yanı sıra tabloda padişahın bulunduğu konum da çok başarılıdır. Hemen her figür hareket halinde olmasına rağmen padişah sabittir. Hasan Rıza, sultanı resmederken hiçbir detayı kaçırmamış, atının sırmalı mahmuzlarından padişah kaftanının süslemelerine kadar her ayrıntıyı işlemiştir. Bu tabloda savaşın dehşetiyle Osmanlı'nın asaleti mezcedilmiştir.

“Belgrad Meydan Muharebesi” adlı tabloda ise merkezde beyaz bir at üzerinde oldukça celadetli bir Osmanlı askerini görürüz. Etraf toz dumandır ama merkezdeki askerin yüzünde “vecd” duygusunu ayan beyan görürüz. Arka planda kale burçları görülmektedir. Bu tabloda da savaşın tüm canlılığını hissederiz.

Hasan Rıza'nın en meşhur eseri “Mohaç Meydan Muharebesi”ni anlatan o mükemmel tablodur aslında. Tarihle iğne ucu kadar dahi ilgilenmiş olan herkes bu eseri görmüştür bence. Tablonun merkezinde dörtnala giden bembeyaz bir at ve atın üzerinde al kıyafetiyle esmer bir asker bulunmaktadır. Atın kaldırdığı tozların arasında üç hilalli Osmanlı bayrağının yanı sıra birkaç asker daha seçilmektedir. “Savaşın aşkı”, merkezdeki askerin duruşunda o kadar harika verilmiştir ki bu resme bakarken hayaliniz sizi o güne kanatlandırıverir. Atların mübarekliğine ve askerlerin iman gücüne gıpta edersiniz.

Bu saydıklarımız Hasan Rıza'nın zaferler serisinden birkaçıdır yalnızca. Pek çoğu günümüze ulaşmamış olan bu tabloları Ankara Orduevi'nde, İstanbul Askeri Müze'de, Deniz Müzesi'nde, Resim ve Heykel Müzesi'nde görebilirsiniz.

Peki, neden Hasan Rıza'nın zaferler serisinin pek çok eseri kayıptır?

Bu sorunun cevabı oldukça hazindir. Buyurun Mart 1913 tarihine uzanalım ve ressamımız Hasan Rıza'ya bir göz atalım:

Balkan Harbi'nin devam ettiği günlerdir. Edirne'de hastane müdürlüğü de yapmakta olan Hasan Rıza, o meş'um günde Bulgar askerlerinin şehre girdiğini haber alır almaz atölyesindeki resimler aklına gelir. Resimlerini korumalı, bir şeyler yapmalıdır. Dostlarının bütün ikazlarına rağmen hastaneden çıkar ve atölyesine koşar. Eserlerine kavuşma ümidiyle sanat yuvasına ulaştığında Bulgar askerlerinin, bin bir emekle yaptığı tabloları yağmaladığını görür. Büyük bir hırsla atılır askerlerin üzerine. Fakat mertlik, bir tüfeğin içinde birkaç gram barut kadardır. Vurulur. Tuvale yansıttığı yeniçerilerin kıyafetlerinin renginde süzülür gider canı. Atölyesinin zemini al kanlara boyanır. Cesedi dahi bulunamaz Hasan Rıza'nın.

Karaağaç'ı Yunanlardan savaş tazminatı olarak aldıktan sonra sembolik bir şehitlik yapılır. İşte bu şehitlikte “sembolik” bir mezarı bulunur Hasan Rıza'nın. O kadar.

Ya tablolar? Bulgar askerleri eserlerin bir kısmını Sofya'ya götürür. Hasan Rıza'nın mesai arkadaşı ünlü ressam Sami Yetik'in gayretleriyle (Sami Yetik, Bulgarların esiri olarak Sofya'ya götürülmüştür.) tabloların bir kısmı Viyana Müzesi'ne verilir. Bugün elimizde bulunan eserleri onun “kurtarılmış” eserleridir. Kurtarılamayanlar o kadar çoktur ki…

O gün hunharca katledilen yalnızca Hasan Rıza değildir. O gün maziye dair çok ciddi bir “görsel hazine” yitirilmiştir.
Hasan Rıza'dan evvel de Fatih Sultan Mehmed'in şehre girişine dair bir tablo yapılmıştı.(1876) Ne var ki Benjamin Constant'a ait olan bu tabloda ne Fatih bizim muhayyilemizdeki Fatih'ti ne de askerler bizim askerimize benziyordu. O tablo -bütün sanatsal başarısına rağmen- bize uzaktı. Hasan Rıza, aynı manzarayı bizim iklimimize uyarlamıştı. Zonaro ise Hasan Rıza'nın aydınlattığı o iklime birkaç fırça darbesiyle dokunuvermişti yalnızca. Yanlış anlaşılmasın, kastımız Zonaro'yu hor görmek değildir. Zonaro saray ressamıdır ve Osmanlı'ya hizmet etmiştir. Fakat onun büyük bir ressam olması fethe dair iki eserini Hasan Rıza'dan kopya ettiği gerçeğini değiştirmez. Zonaro'nun eserlerini daha makbul kılan şey ise Hasan Rıza'nın eserlerinin “sepya” (kahverengi-siyah tonlarda) olmasıdır. Zonaro'nun tabloları ise yağlıboyadır. Dolayısıyla renklidir.

Hasan Rıza'nın tarihî maceramızı görselleştirmeye yönelik gayreti takdire şayandır. Oluşturduğu sanat eserlerini korurken şehit düşmesi ayrıca takdire şayandır. Fakat bütün bunlara rağmen yeni neslin ondan bihaber olması hayrete şayandır.

Daha büyük bir hayret ise Hasan Rıza'nın mezar taşında yalnızca: “Hasan Rıza Bey - 28.3.1913, Cuma, evini yağmaya giren Bulgar askerleri tarafından öldürüldü.” yazmasıdır.

Bize “İnsaf!” demek düşer.

İnsaf!

Kaynaklar:
A. Süheyl Ünver, Ressam Şehit Hasan Rıza Hayatı ve Resimleri; Sami Yetik, Ressamlarımız, 1997; Seyfi Başkan, “Şehit Hasan Rıza Osmanlı Savaşlarının Ressamı”, Türkiye'de Sanat, Eylül/Ekim 1999

Ahmet Pak
Yedikıta Dergisi
Sayı 29 - Ocak 2011

Nazım Anmasında Karikatür Sergisi!

NAZIM ANMASINDA KARİKATÜR SERGİSİ
Sinop’lu karikatür sanatçıları Seyit Saatçi ve Aşkın Ayrancıoğlu, Nazım Hikmet’in 48. ölüm yıldönümü nedeniyle KESK’in düzenlediği anma etkinlikleri kapsamında tarihi Sinop cezaevinde karikatür sergisi açtılar…
3 Haziran Cuma günü tarihi Sinop cezaevi, çocuk ıslah evi koğuşlarında Seyit Saatçi ve Aşkın Ayrancıoğlu’nun karikatür sergileriyle başlayan etkinlikler daha sonra cezaevi avlusunda şiir ve müzik dinletileri, belgesel gösterimiyle gece 22:00’a kadar devam etti.
KESK’in düzenlediği Nazım Hikmet’i anma programı kapsamında açılan karikatür sergileri ve diğer etkinliklere Sinop halkı yoğun ilgi gösterdi… (Aşkın Ayrancıoğlu)




KURGU Dergisinin 8.Sayısı Çıktı!

Kurgu Dergisinin Mayıs-Haziran 2011 tarihli 8. sayısının dosya konusu: Toplumsal Süreçleri Karikatür ile Anlamak

Dosyada yer alan yazılar;
1. Toplumu oluşturan bireyin tutum ve davranış ilişkilerini karikatür ile okuma- Hasan EFE
2. Toplumsal süreçlerin tanığı olarak karikatür- Oğuz Dicle
3. Toplumsal süreci okuma bağlamında karikatür ve şiir- Halil İbrahim Özbay
4. Karikatürde yazın ve yazında karikatür-Halit Payza
5. Toplumsal gelişim sürecini karikatürün bakış açısıyla anlamaya çalışmak-Tufan Erbarıştıran
6. Fulara bakmak toplumu anlamak- Erdem Çolak
7. Karikatür iyileştirir… - Feride Cihan Göktan
8. Karikatürtip- Salih Öztürk
9. Çizginin içeriği içeriğin çizgisi-Altay Ömer Erdoğan
10.Türkiye’de karikatür ve kadın karikatürcülerimiz- Nevin Balta

Kurgu Dergisi:
Konur Sokak 13/5 Kızılay-ANKARA
Tel: 0.312. 419 54 85
kurgudusunsanatedebiyat@gmail.com
ISBN:978-605-5690-58-8

Hasan Efe
hasanefe35@hotmail.com

02 Haziran 2011

KİRPİ Mizah Sayfasının 100. Sayısı Çıktı!

-büyük boyutta görmek için resimin üzerine tıklayınız-

KİRPİ Mizah Sayfasının 100. Sayısı Çıktı!
116 yıldır yayınlanan Yeni Asır Gazetesi bünyesinde yıllardır karikatüre değer vermektedir. Türkiye'deki en uzun soluklu haftalık mizah ekini yayınlamıştır. Rahmetli Eflatun Nuri Erkoç önderliğinde 1982-1990 yılları arasında GICIK adında çıkan karikatür ekinde Ege ve İzmir'den birçok çizer ve yazar yetişmiştir. Birçok kişiye de meslek kazandırmıştır. Son dönemde 100 haftadır siz okuyucularımızla buluşan Kirpi Mizah sayfasında bu hafta sürpriz yaptık. İzmir'de yaşayan ve bu işe emek vermiş, yaklaşık 30 yıllık dostlarım Zafer Güven, Ali Osman Taş, Yusuf Akıncı, Sadık Pala, Mete Erden, Mustafa Yıldız, Mümin Durmaz ve Ömer Çam (bu arada da bayağı yaşlanmışız) beni kırmayıp birer tane çizdiler.
Kirpi'nin 100. sayısını kutladık.
Daha nice 100 sayılarda buluşmak dileğiyle.
Sevgiyle kalın, kahkahanız eksik olmasın.

Tufan Selçuk
tufanselcuk35@gmail.com